Bölüm 11

71 4 0
                                    


Başkomiser Zafer, Komiser Yavuz ve Komiser Yardımcısı Fuat gazetecinin cesedini yeterince inceledikten ve gerekli bilgileri aldıktan sonra merkeze geri döndüler. Döndüklerinde saat 6'ya geliyordu. Dışarıda insanın içini ısıtan bir hava vardı. Tipik bir yaz akşamıydı; ne çok sıcaktı ne de çok soğuktu. Başkomiser Zafer cesedi incelemek için yola koyulduklarında katil hakkında yeni ipuçları bulabileceklerini sanıyordu, fakat nafile. Yine elleri boş dönüyorlardı. Komiser Yavuz ise katilin sinirle de hareket edebileceğini görmüştü. Bu bir ipucu sayılmazdı, ancak gizemli katillerini tanımada bir adımdı. Zira bir insanı anlamadan gerçekleştirdiği eylemleri niye yaptığını anlamak mümkün değildi. İşte Komiser Yavuz'un da yapmaya çalıştığı buydu: Katili anlamak.

3 polis memuru merkeze döndüklerinde Başkomiser Zafer tuvalete girdi, Yavuz ile Fuat ise geldikleri odaya geri döndüler. Odaya girerken Fuat sabahki yaşadıkları gerginliği hatırladı ve suçlu olmasa dahi özür dilemek istedi. Nitekim sabahtan akşama kadar yüzyüze bakıyorlardı, küslüğün lüzumu yoktu. Hem Başkomiser Zafer de olmadığı için bu konuyu açmanın tam sırasıydı. Komiser Yavuz'un arkasından girip kapıyı kapattı ve söze girdi:

- Abi...Komiserim, sabah aramızda tatsız bi olay yaşandı. Benim bi suçum varsa özür dilerim.

Komiser Yavuz hafifçe başını Fuat'a doğru çevirdi, dudaklarının arasından sessizce kelimeler döküldü:

- Aferim, astına karşı nasıl hitap edileceğini öğrenmişsin.

Komiser Yavuz masasına oturdu, ayaklarını da Fuat'a nispet yapar gibi masanın üzerine sertçe koydu. Komiser Yardımcısı Fuat bu sefer aralarındaki sorunu halletmeye kararlıydı; neden sevmiyordu bu adam kendisini ve neden böylesine sinir bozucu davranıyordu ? Fuat amirinin umursamaz tavırlarına rağmen öne birkaç adım attı, Yavuz'un masasına ellerini tavır alır bir biçimde koydu.

- Geldiğim günden beri bana ters davranıyosun, laf sokuyosun. Alttan alsam da bana olan hareketlerin değişmiyo. Niye bana böyle davranıyosun ? Benimle derdin ne senin ?

Komiser Yavuz göz ucuyla astına baktı, umursamaz tavrını değiştirmeden konuştu:

- Si.tir git lan başımdan, akşam akşam seninle uğraşamam.

Bu laf üzerine zatem hiddetlenmeye hazır olan Fuat'ın sabrı taştı, adeta sabun gibi köpürdü:

- Ne biçim konuşuyosun sen benimle ? Kim veriyo sana benimle böyle konuşma hakkını ?

- Kimse vermiyo, canım öyle istiyo. Nasıl konuşucağımı sana mı sorucam a.ına ko.im.

Bu küfür üzerine Fuat iyiden iyiye kızardı ve hiç söylememesi gereken bir şey istemsizce iki dudağının arasından kaçıverdi:

- Esra'yı kaybettin diye bana böyle davranamazsın! Dünyada tek acı çeken sen değilsin.

Gayet sakin ve huzurlu halde yerinde oturan Komiser Yavuz bu söz üzerine umursamaz tavrını kenara bıraktı, haykırarak koltuğundan zıpladı. Birisi kendisine sövse ya da yatırıp ağzını burnunu kırsa belki daha az sinirlenirdi. Fakat içinde bulunduğu durumda karısının ismini böylesi bir cümlede duymak onu deliye çevirmişti.

- Ne dedin lan sen demin ?

Fuat bu hiddetli çıkışma karşısında adım adım geri çekildi. Komiser Yavuz ise masasını eliyle kenara itti, masanın üzerindeki evraklar yere düştü. Yavuz kendisinden kaçmaya çalışan astını gömleğinin yakasından kavradı.

- NE DEDİN LAN SEN DEMİN ? ESRA MI DEDİN LAN ?

Komiser Yardımcısı Fuat daha önce kimseyle kavga bile etmemiş, çömez sayılabilecek bir tipti. Bu nedenle iyiden iyiye korkmaya başlamıştı. Yine de bunu belli etmemeye çabalıyor, üstüne karşı cevap veriyordu:

Aramızdaki KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin