Dr. Tamer Çağlayan özel hastanede çalışan alanına başarılı bir doktordu. İnsanlar ameliyat olmak için kapısında sıra beklemeseler de tehlikeli operasyonlardaki başarı oranı bir hayli yüksekti. Bu nedenle kendine güveni hep üst noktalarda olan hafif kibirli sayılabilecek bir kişiliğe sahipti. Bu güven fazlalığı yüzüne de yansımıştı adeta: Gözündeki geniş gözlükler, dudakları kapalı dudağının tek tarafıyla yansıttığı gururlu gülüşü ve boynu dik duruşu onu ele veren özellikleriydi. Her gün istisnasız yaptığı sinek kaydı tıraşı da bu özellikere eklenebilirdi. Pek uzun boylu birisi sayılmazdı, ancak sportif bir kişiliği vardı. Boş zamanlarında güzeller güzeli karısını ve 13 yaşındaki oğlunu alarak sahilde yürüyüş yapmaya bayılırdı. Spor salonuna da en az haftada 2 veya 3 kere giderdi. Kısacası aşırı olmasa da kaslı ve fit bir vücuda sahipti. Aslında kendisinin bu örnekteki nadir doktorlardan birisi olduğu da söylenebilirdi.
Dr. Tamer Çağlayan her gün yaptığı gibi arabasıyla işten eve dönüyordu. Günün en sevmediği saatleriydi bu vakitler, zira evine dönmek için kuytu sokaklardan geçmek zorundaydı. Bu sokaklarda yaşayan halkla yüz göz olmamak için hayatı boyunca çabalamış, didinmiş ve doktor olmuştu. Fakat insanın istemediği ot burnunda bitermiş misali Dr. Tamer böyle mahallelerden birisinin az ilerisine taşınmış, her işe gidip gelirken bu kuytu, tehlikeli sokakların içinden geçmek zorunda kalmıştı. İşte yine böyle bir günün akşamında evine dönmekteydi. Bir an için yola bakmak yerine radyosuna döndü, sevdiği bir müziği açmak için birkaç saniyeliğine oyalandı. Gözlerini dar alanda yol alan arabasının camına çevirdiğinde yolun ortasında yanlamasına duran arabayı fark etti. Fark etmesiyle frene basıp durması bir oldu. Ani fren ile hafif öne doğru gitti, ardından arkaya doğru koltuğuna yapıştı. Arabanın motorunu durdurdu, emniyet kemerini çıkardı ve arabanın kapısını açıp dışarıya baktı. O anda önündeki arabanın içinde yatar pozisyonda duran bir adam olduğunu gördü. Lakin takım elbiseli, gayet şık giyimli, kısa saçlı, sakalsız bu adamda sorun vardı: Adam kronik bir halde titremekteydi. Dr. Tamer adamın sara hastası olabiliceği ihtimalini düşündü; şu an kriz geçiriyor olabilirdi ve yanında ona yardım edebilecek hiçkimse yoktu. Durumun ciddiyetini anlayınca arabadan indi, koşar adımlarla önündeki arabaya yürüdü. Arabanın kapısını açıp kriz geçiren adama seslendi:
- İyi misin ? Beni duyuyo musun ?
Dr. Tamer adamın bilincinin yerinde olmadığına kanaat getirince doktorluk vazifesini yapmaya karar verdi. İki eliyle adamı sıkıca tuttu ve onu dışarı çekti. Kolunun birini omzuna attı, adamı belinden kavrayarak adım adım ilerledi. Amacı yardıma muhtaç olan bu hastayı yere yatırmak, böylelikle boğulmasını engellemekti. Fakat boynunda hissettiği ince sızı onu bunu yapmaktan alıkoydu. Canı yandığı anda omzuna yüklediği adamı bırakıverdi ve boynunu sıvazlamaya başladı. Ekşi suratını adama doğru geri çevirince şaşkına döndü, zira bir kaç saniye önce kronik halde titremeden duramayan adam şimdi karşısında, ayakta, gülen bir suratla dikilmiş, kendisine bakıyordu. Ne olduğunu bilemeyen Dr. Tamer ayağa kalktı, bir kaç adım attı. Gözlerinin buğulandığını fark edince adamın kendisine bir şeyler yapmış olabileceğini anladı. Boynundaki acının sebebi de karşısında duran adamın elindeki iğne ile ortaya çıkmış oluyordu.
- Ne verdin bana ? Uyuşturucu mu ?
Dr. Tamer dizlerinin kendisini taşıyamadığını hissetti, elinde olmayarak yavaş yavaş yere çöktü. O anda bağırmak, yardım çağırmak istedi, fakat sesi çıkmadı. Korkuya kapıldı, kendisine doğru ilerleyen adama sesinin çıktığı kadar yalvarmaya başladı.
- Lüften...arabamı...paramı alabilirsin...ama beni... beni bırak.
Takım elbiseli adam tek kelime dahi etmeden gülen suratıyla avına adım adım yaklaştı. Dr. Tamer ise son gücü ile tekrar bağırmak istedi, lakin yapamadı ve yere boylu boyunca yatıverdi. Her geçen saniye vücudu daha da ağırlaşıyordu, buna göz kapakları da dahildi. En sonunda göz kapakları da kapandı, kendisini katilin ellerine bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızdaki Katil
AventureUstaca kimlik değiştirme marifeti, soğukkanlılığı ve detaylı planları sayesinde seri katil Savaş Durmaz 2 yıl boyunca ardında yakalanmasına yol açacak herhangi bir iz bırakmadan polislerden kaçmayı başarmıştır. Şimdi ise 5 kişilik bir arkadaş grubu...