Bölüm 12

71 5 0
                                    


Savaş uyandığında saat öğleden sonra 4'e geliyordu. Gözlerini hafifçe açtı, eliyle gözlerindeki çapakları temizledi. Dün gece yaşadıkları aklına gelince yüzünde istemsiz bir gülümseme belirdi. Sabahın 8'ine kadar Özgür ile uğraşmış, çeşitli uzuvlarını keserek ziyafet için ayırmıştı. Ancak kubanını henüz öldürmüş değildi, zira onun için çok daha farklı planları vardı. Planın ilk aşaması başarıyla tamamlanmıştı. Şimdi ise sıra eğlenmeye gelmişti. Bu akşam Eylül, Burak, Ezgi ve Ceyda önceden anlaştıkları gibi Savaş'a yemeğe geleceklerdi. Yemekten sonra da aylardır bekledikleri bir sinemaya gidecekler, günlerini gün edeceklerdi. Bu yemeğe ve sinema etkinliğine gayet tabii Özgür de katılacaktı, fakat misafir olarak değil.

Savaş yatağından kalktı, kendisine buzdolabındaki özel etinden taze bir kıyma çekti. Tavayı çıkarıp kendisine bol tereyağlı kıymalı yumurta yaptı, afiyetle yedi. Bu tadı öylesine özlemişti ki aylardır. Sonunda tekrar kavuştuğu için kendisini huzurlu hissetti. Kahvaltının ardından akşamki ziyafet için hazırlıklara başladı. Önce etin derisini güzelce soydu, ufak ufak doğradı ve arkasından hazırladığı özel sosun içine koydu. Etin bu sosun içerisinde en azından birkaç saat beklemesi şarttı. Domates, soğan, biber gibi sonradan kullanacağı malzemeleri doğradı, bir kenara koydu. Etin sosu iyice emmesini bekledi, sonra malzemelerini pişirmeye başladı. Sonunda malzemelerle eti tavada iyice karıştırdı, üzerine de kaşar ekledi ve işte akşamki yemek hazırdı. Hemen yanına pilav ve salata da yapıp ocağın üzerine koyuverdi. Saat neredeyse 7'ye geliyordu, arkadaşları birazdan evde olurdu. Yatak odasına gitti, yatağına uzandı. Savaş kendini yumuşacık yatağına bırakır bırakmaz düşlere daldı. Yapacağı planları, işkence edeceği ve öldüreceği insanları düşündü. Gözlerini kapatmasının ardından 5 dakika geçti veya geçmedi kapının sesine uyandı. Rahat yatağından istemeye istemeye kalktı, odadan çıkarak dış kapıya yöneldi. Otomatiğe 'Kim o ?' demeden bastı, çünkü kimlerin geldiğini zaten biliyordu. Dış kapıyı da açıp gelen misafirlerini beklemeye başladı. 1. katta oturmasından mütevellit 1 dakika bile geçmeden misafirleri merdivenlerde gözüktü. En önde sevgilisi olmak üzere sırasıyla; Eylül, Ceyda, Burak ve Ezgi geliyordu. Ancak bir sorun olduğu hepsinin yüzünden anlaşılıyordu. Bu Savaş'ın beklediği bir durumdu; Özgür'ün aniden ortadan kaybolduğunu farketmeleri ve bu nedenle morallerinin bozuk olması son derece normaldi. Ancak Savaş bunun için de önlemini almıştı: Öncelikle ilk kurban olarak Özgür'ü seçmesi tesadüf değildi. Savaş'ın gözlemlediği kadarıyla Özgür boş kaldıkça orada burada sabahlayan, hatta bazen günlerce ortadan kaybolup herkesi çılgına çeviren sorumsuz bir kişiydi. Yani Savaş'ın yapması gereken tek şey arkadaşlarını ikna ederek onları birkaç gün oyalamak, polise gitmelerini elinden geldiğince ertelemekti.

Eylül merdivenleri üçer beşer çıkıp sevgilisinin dudağına nazikçe buse kondurdu. Savaş sanki bilmiyormuş gibi yalandan sessizce sordu:

- Noldu hayatım ? Herkesin suratı düşük.

Eylül ayakkabılarını çıkarıp beyaz çoraplarıyla yavaşça içeriye adım atarken sevgilisinin sorusunu fısıldayarak cevapladı:

- Özgür hiçbi yerde yok aşkim, kayıp.

Savaş'ın yüzü şaşkın bir ifadeye büründü, herkesle sırayla selamlaşırken bu yüz ifadesini masumiyet temsili gibi korudu. Arkadaşlarını salona davet etti, Ceyda tekli koltuklardan birisine, Savaş ile Eylül ve Burak ile Ezgi de ikili koltuklara kuruldular. Ortamda kısa süreliğine sessizlik yaşandı, sanki herkes konuşmaya çekiniyor gibiydi. Sonunda söze giren ev sahibi Savaş oldu:

- Noldu ? Niye kimse konuşmuyo ?

Ceyda odadakiler arasında suratı en asık olandı. Zira kaybolan sevgilisiydi ve en çok üzülenin de o olması gayet doğaldı. Ceyda belki de durumun ciddiyetinin tek farkında olan kişi olarak konuşma gereği duydu:

Aramızdaki KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin