Arabasına binmiş ve kendi ofisine doğru yola çıkmıştı. Aklı hâlâ daha dün akşam neler olduğuyla ilgili sorularla doluydu. Baekhyun neden ağlayarak çıkmıştı ve neden Xiumin'den onun evinin adresini istemişti?
Ofisine doğru arabayı sürerken aklı karışıktı. Gerçi bölük pörçük resimler ve sesler zihninde dolanıyordu ama bir anlam veremiyordu. En son net olarak hatırladığı şey, Baekhyun'un masada ona gülümsediği ve onunda sinirlendiği andı. Baekhyun'un neye gülümsediğini, ya da kendisinin neden sinirlendiğini bile hatırlamıyordu.
Arabayı yolun kenarına çekip sert bir şekilde frene bastı. Neler olduğunu öğrenmek zorundaydı. Telefonunu çıkarıp dün gece Xiumin'in ona attığı adresi açtı. Bir süre düşünceli gözlerle ekranda yazan adrese baktı. Sinirle sol elini saçlarından geçirdi.
''Lanet olsun! Dün gece neler olduğunu hatırlamıyorum,'' diye söylenerek ekrandaki adresi arabanın navigasyonuna yazmaya başladı ama yazmaya devam ettikçe gözleri şaşkınlıkla açıldı. Adresi yazmaya başladığı anda adresin tamamı navigasyonun ekranına yansıdı. Ne yani, bu adrese daha önce gitmiş miydi?
''Bu da ne şimdi?'' Kendi kendine söylenerek arabayı çalıştırdı. Parkettiği yerden çıkarak ekranda yazan adrese doğru sürdü. Bu adres neden navigasyonunda kayıtlıydı? Dün gece bu adrese gitmiş miydi? Gittiyse orada neler olmuştu?
Zihni bu sorularla dolu, bir taraftan yola bakıp bir taraftan da navigasyonu izleyip adrese doğru yola devam etti. Yirmi dakika sonra girdiği bir sokağın ona neden tanıdık geldiğiyle ilgili düşünüyordu.
Arabanın hızını biraz azaltıp etrafı meraklı gözlerle bakarak arabayı sürmeye devam etti. Yanından geçtiği marketin camında bulunan büyük dijital saat dikkatini çekti. Saat öğlen 12:30'u gösteriyordu. Zihnine gelen görüntüyle arabayı durdurdu camı açıp saate kaşlarını çatarak baktı. Bu saati hatırlıyordu ama bir farkla. Şu an öğlen 12:30'u gösteren saat, zihninde gece 23:45'i gösteriyordu. Demeki gece 23:45'te buradan geçmişti.
Arabayı tekrar hareket ettirip navigasyonun gösterdiği yerde durdu. Burası iki katlı oldukça sevimli görünen bir villaydı. Villanın alt katında bulunan tabelada, ''Secret Moda Evi'' yazıyordu. Arabadan inip villaya doğru ilerledi, bahçe kapısından içeri girip binayı inceledi. Aslında villa olan bu binanın alt katı ofis olarak kullanılmıştı.
Bahçenin her iki yanı rengarenk çiçeklerle donatılmış, tam ortaya döşenen karo taş yol ayrı bir hava katmıştı. Biraz ilerde hemen sağ tarafta üzeri sarmaşıklarla kaplı içinde hasır masa ve hasır koltukların olduğu kameriye göze çarpıyordu. Yorucu bir günün ardından akşam keyifle kahve içerek dinlenmek için mükemmel bir yer, diye düşündü.
İlerleyip ofisin kapısında durdu. Ofisin sağ tarafnda duvar yerine, boydan boya cam kullanılmıştı. Başını uzatıp içeriye baktı. Bahçedeki ağaçlara vuran öğlen güneşinin ışıkları, camdan duvarın ardındaki ofiste garip gölge oyunları yapıyordu.
Geniş camdan gördüğü kadarıyla buranın bekleme salonu ve aynı zamanda ürünlerin teşhir edildiği bir showrom olduğunu anladı. Salonun ortasında 'L' bir koltuk, hemen onun karşısında arasına küçük bir masa konmuş berjer koltuklar duruyordu.
Hemen, hemen salonun bütün duvarlarına içinde manzara resimlerini barındıran tabloların yanı sıra model resimleri asılmıştı. Duvarda bulunan aplikler bu tabloları aydınlatıyor olmalıydı. Biraz ilerde solda ki ahşap bir kapı, muhtemelen ofise açılıyordu.
Karşı duvarda askılarda asılı duran kıyafetler ve hemen ilerde bulunan masaya yayılmış parşomen yığınları göze çarpıyordu. Chanyeol yüzünü cam duvardan ayırıp solunda kalan maun kapıya geldi. Elini kaldırıp parmağını zile bastırdı. Kısa bir bekleyişin ardından hiçbir hareket olmayınca tekrar denedi, yine hiç hareket yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contracted Married / Chanbaek
FanfictionBiri, kendine miras kalan mal varlığını almak için, diğeri kardeşten öte sevdiği kader arkadaşını yaşatmak için yaptıkları anlaşmayla evlenmek zorunda kalan, biri öfkeli, diğeri yaralı iki ruh. Ve onları bekleyen acı ve hüzün dolu bir yolculuk...