Chanyeol, korkunç bir baş ağrısıyla uyandı. Boğazı dün gece aldığı alkol yüzünden kurumuştu ve midesi berbat durumdaydı. ''Ne vardı bu kadar içecek sanki?'' diye söylenirken odasının kapısı hiçbir uyarı yapılmadan açıldı. Sert bakışlarla ablası kollarını göğsünde çapraz birleştirmiş ona bakıyordu. Ne istiyorsun, der gibi Chanyeol ablasını baktı.
''Xiumin aradı. Ofise onun yanına gidecekmişsin, telefonuna cevap vermemişsin. Hepsi bu,'' dedikten sonra dönüp çıkacakken durdu, omuzunun üzerinden ona baktı.
''Umarım mutlusundur. Bundan sonra artık Baekhyun'un yüzünü görmeyeceğin için,'' diyerek onun cevap vermesine izin vermeden kapıyı çarparak odadan çıktı. Anlaşılan ablası hala daha ona kızgındı.
Chanyeol, başını yastığına koyup gözlerini kapadı. Evet bundan sonra onu görmeyecekti, akşamki görüntüsünü hatırladı. Ne kadar narin ve kırılgan görünüyordu. Gözlerini açıp tavanı izledi. Akşam yemekte olanları hatırlamaya çalıştı. En son masada yemek yerken kızdığını hatırladı neye kızmıştı? Odaya ve yatağına baktı. Ne zaman eve gelip odasına çıkmıştı? Üzerinde dün akşam giydiği kıyafetler vardı. Üzerini bile değiştirmeden yatacak kadar mı sarhoş olmuştu? Dün geceye dair her şey zihninden silinmişti sanki. Zihninin içinde bölük pörçük anlam veremediği resimler gelip geçiyordu. Bunlardan birinde Baekhyun gülümsüyordu ama sonrası... Sonraya dair hatırladığı tek şey, kızgın olduğuydu. Telefonunu aradı ama bulamadı.
''Nerede bu lanet telefon,'' diye söylenerek yataktan kalktı. Başı cidden kötü ağrıyordu. Ceketinin ceplerine baktı orada yoktu, yatağın yanında duran komodinin üzerindeki telefonu alıp kendini aradı, çalıyordu ama sesini duymuyordu. Telefonu açılıp karşı taraftan tanımadığı biri cevapladı.
''Telefonum sizde ne arıyor?'' diye sertçe bağırdı.
''Afedersiniz efendim. Burası The Griffın Bar Restorant. Akşam acele ile arabanıza binerken düşürdünüz, biz de aramanızı bekliyorduk.''
Chanyeol, daha sonra almaya geleceğini söyleyip telefonu kapattı. Üzerini kokladı yüzünü ekşitip banyoya girdi. Duş almak belki şu lanet baş ağrısına da iyi gelirdi.
•
•
•
Chanyeol, The Griffın Bar Restorant'a geldiğinde görevliye yaklaşıp kendini tanıttı. Görevli onu müdürün odasına yönlendirmişti. Müdür telefonu ona uzatırken nazikçe sordu.
''Arkadaşınızla barışmıssınızdır umarım.''
Chanyeol, anlamaz gözlerle ona baktı. ''Arkadaşımla mı?''
''Evet, dün akşam biraz tartıştınız ve arkadaşınız buradan çıkarken ağlıyordu. Siz de arkasından çıkıp aracınıza bindiğiniz sırada düşürdünüz telefonunuzu,'' diye cümlesini tamamlayıp Chanyeol'a baktı.
Baekhyun ağlamış mıydı? Onu ağlatmış mıydı? Neden hatırlamıyordu? Müdürün kendisine bakmaya devam ettiğini görünce, ''Evet, evet barıştık. Sorun yok,'' diyerek ayağa kalkıp elini uzattı. ''Gitmem gerekiyor, size iyi günler.''
Müdürde selamlayıp iyi günler dedikten sonra oradan ayrıldı. Aracında Xiumin'in ofisine doğru giderken olanları hatırlamaya çalıştı. Hiçbir şey hatırlamıyordu, tek hissettiği uyandığından beri ağrıyan lanet başıydı. Arabayı park edip Xiumin'in ofisinin olduğu kata çıktı, odadan içeri girdiğinde Xiumin ayağa kalktı.
''Chanyeol, akşam neler oldu? Neden Baek'in ev adresini ısrarla istedin?'' diye sorarken sesi endişeli çıkıyordu. Chanyeol, aptal aptal Xiumin'in suratına baktı. Baekhyun'un adresini mi istemişti?
''Ne adresinden bahsediyorsun, Xiumin?''
''Baek'in adresi. Dün akşam beni aradın almak için, hatta bana kızdın bile.''
Chanyeol, koltuğa oturup başını ovdu, başı hala daha zonkluyordu. ''Neden onun adresini isteyeyim senden?''
Xiumin telefonunu çıkardı mesaj bölümüne girip ona uzattı. ''Kendin bak...''
Chanyeol, uzanıp telefona baktı. Xiumin ona Baekhyun'un adresini atmıştı. ''Neden bana onun adresini attın ki?''
''Delirtme beni Chanyeol... Sen istedin dedim ya.'' Uzanıp telefonu onun elinden alıp tuşlara bastı. ''Dinle...''
Xiumin, akşam ki konuşmalarını kaydetmişti. Chanyeol'ün sarhoş olduğu sesinden belliydi. Chanyeol, kendi ve Xiumin'in sesini dinlerken oldukça şaşkın duruyordu. Kayıt bittikten sonra Chanyeol'a baktı.
''Evet, anlat bakalım. Adresi niçin istedin?''
Chanyeol bilmiyorum der gibi omuz silkip dudağını kıvırdı. ''Hatırlamıyorum, sarhoştum. Belki oda sarhoştu ve taksiye adresi vermek istemişimdir. Bilmiyorum.''
''Olabilir,'' dedi Xiumin. ''Neden o kadar içtiniz?'' diye Xiumin sorduğunda, Chanyeol sırıttı. Baekhyun'a yaptığı hiçbir şeyi hatırlamadan alay ederek konuştu.
''Özgür kalmamızı kutladık diyelim..."
•
•
•
•
================================
Y/N: Hepinize kucak dolusu sevgiler 🙆
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazarmısınız lütfen?
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın, mutlu kalın 💙💙💙💙
Hepinizi klasik Baekhyun öpücüğüyle öpüyorum 😙😙😙😙 mu mu mu mu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contracted Married / Chanbaek
FanfictionBiri, kendine miras kalan mal varlığını almak için, diğeri kardeşten öte sevdiği kader arkadaşını yaşatmak için yaptıkları anlaşmayla evlenmek zorunda kalan, biri öfkeli, diğeri yaralı iki ruh. Ve onları bekleyen acı ve hüzün dolu bir yolculuk...