''Hey, Chanyeol.''
Chanyeol, daldığı düşüncelerden Lay'in sesiyle kendine geldi. Lay gözlerini Chanyeol'un üzerinden bir an bile ayırmadan odanın içinde ilerleyerek, hemen Chanyeol'un masasının önünde duran koltuğa oturdu. Bacak bacak üstüne atıp sırtını rahat deri koltuğa yasladı. Bir elini dizinin üzerine koyarken, diğer elini masaya dayadı.
''Geldiğimi fark edemeyecek kadar derin düşüncelere dalmanı sağlayacak konu ne acaba?''
Lay, araştıran gözlerle Chanyeol'a baktı.
Chanyeol, bir süre daha kıpırdamadan oturup öylece Lay'e bakmaya devam etti, ardından başını iki yana salladı.
''Yok bir şey, Lay.''
''Ah, hadi yapma Chanyeol, seni iyi tanırım. Bir şey olmuş işte söyle, hadi, biz arkadaşız sonuçta.''
Lay'in ısrarı Chanyeol'un canını sıkıyordu. Derin bir nefes aldı sıkıntıyla.
''Yok bir şey dedim ya Lay, neden uzatıyorsun?''
Lay, dizleri üzerindeki elini sinirle yumruk yapıp sıktı. Yüzüne takındığı masum gülümsemenin aksine aslında oldukça sinirliydi. Yine de Chanyeol'a belli etmemek adına sakin davranmaya çalışıyordu. Masaya koyduğu elini dizleri üzerinde duran elinin üzerine koyarak parmaklarını birbirine geçirdi, konuşurken sesinin sakin çıkması için büyük çaba sarfetti.
''Tamam, anladık kızma. Belli ki aklına bir şey takınmış ve anlatmak istemiyorsun, peki nasıl istersen.''
Chanyeol, koltuğuna yaslandı, elleri masasının kenarını tutuyordu. Aklını kurcalayan, merak ettiği şeyi düşünüyordu. Dün gece birkaç gündür kaldığı sahildeki evden ailesi ile birlikte kaldığı eve geldiğinde odasına gitmek için, ablasının aralık olan oda kapısının önünden geçerken Yoora'nın yatağının üzerinde oturmuş, elinde tuttuğu kağıda bakarak gülümsediğini ve sonrada o kağıdı öperek yatağa sırt üstü kendini bıraktığını görmüştü.
Chanyeol, merak ettiği için odasına girmiş, ablası onun içeri girdiğini görünce hızla elinde tuttuğu kağıdı katlayarak elinin içinde hapsetmişti. Ne olduğunu sorduğu zaman, bir arkadaşının ona yazdığı mektup olduğunu söyleyerek geçiştirmişti. Nedense Chanyeol buna inanmamıştı. Ablası kesinlikle çok önemli bir şeyi ondan saklıyordu ama ne? Bunu kesinlikle öğrenmeliydi.
''Hey, sana diyorum.''
''Ne?''
Chanyeol'u ikinci kez daldığı düşüncelerden yine Lay'in sesi kendine getirdi.
''Pekela, ne kadar yok bir şey desende aklını kurcalayan şeyler var gibi duruyor.''
Chanyeol ağzını açıp konuşacağı zaman Lay bir elini kaldırarak onun konuşmasını engelledi.
''Bir şey söylemene ya da açıklamana gerek yok Chanyeol, belli ki özel bir konu. Bu yüzden daha fazla sormayacağım.''
Chanyeol, memnun olmuş gibi gülümsedi.
''Eeee... Chanyeol. Çok kısa bir süre sonra boşanıyorsun, artık daha mutlusundur. Ne de olsa boşanma bitiminde Eun Mi ile evlenebileceksin.''
Lay, tüm dişlerini gösterecek kadar geniş bir biçimde gülümsedi. Chanyeol tüm bedeninin soğuduğunu ve kaskatı kesildiğini hissetti birden.
''Ne kadar kaldı, iki hafta mı?''
Chanyeol bunu hiç düşünmemişti. Lay haklıydı çok az bir zaman kalmıştı. Bir buçuk hafta sonra anlaşmanın süresi dolacaktı ve boşanmaları onaylanacaktı. Chanyeol, çocukluk arkadaşı Lay'e dört yıl önce yaptığı anlaşmalı evliliği anlattığında onu desteklemişti. Lay'in aradan gecen zamanı hesaplayacak kadar mı aklındaydı bu? Oysa kendisi avukatı, aynı zamanda arkadaşı olan Xiumin hatırlatmasa zamanı bile hatırlamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contracted Married / Chanbaek
FanfictionBiri, kendine miras kalan mal varlığını almak için, diğeri kardeşten öte sevdiği kader arkadaşını yaşatmak için yaptıkları anlaşmayla evlenmek zorunda kalan, biri öfkeli, diğeri yaralı iki ruh. Ve onları bekleyen acı ve hüzün dolu bir yolculuk...