=26=

574 44 76
                                    

  

     ''Sende kimsin, küçük?''

      Chanyeol, minik elleriyle elini tutup gülümseyen çocuğa baktı. Üç dört yaşlarındaki çocuk, tüm dişlerini gösterecek kadar gülümsüyordu. Gülüşü neden ona tanıdık geliyordu?

    Çocukla aynı hizaya gelmek için dizleri üzerine, yanına çömeldi. Küçük çocuk boşta kalan eliyle Chanyeol'un yanağını okşarken, gözleri sevgiyle ışıldıyordu. Yanağını okşayan minik eli öptü Chanyeol. Ne kadar güzel bir çocuktu.

    Chanyeol, bir eli minik el tarafından tutulurken, diğer eliyle küçüğün alnına düşen ipek gibi yumuşak tatlı kahverengi saçları düzeltti. Tıpkı küçük gibi gülümseyerek onun masum yüzüne baktı.

   ''Adın ne, küçük?''

   Çocuk, cevap vermek yerine kıkırdadı. Chanyeol bu kıkırdama sesini daha önce duymuştu ama nerede? Çok tanıdık geliyordu. Küçük çocuk tuttuğu elini bırakıp koşmaya başladı. O kadar hızlı koşup zıplıyordu ki, Chanyeol düşüp kendini yaralamasından korktu.

   ''Hey! Koşma, düşeceksin.''

   Arkasından seslendiği küçük onu duymamış gibi zıplayıp koşmaya devam ediyordu. Ellerini iki yana açmış koşarken, arada zıplayarak etrafında dönüyor ve gülüyordu. Küçük kıkırtıları kahkahalara dönüştü.

    Chanyeol, olduğu yerde durmuş küçük çocuğun neşeli hareketlerini yüzüne yayılan gülümseme ile izliyordu. Küçük çocuk koşmaya devam ederek Chanyeol'un etrafında dönmeye başladı. Chanyeol, etrafında zıplayıp duran küçüğü görmek için onu olduğu yerde dönerek takip ediyordu.

    Küçük aniden koşmayı bırakıp tam Chanyeol'un önünde durdu, etrafı dinliyormuş gibi bir hali vardı.

    ''Bir şey mi oldu küçük? Neden durdun?''

    Chanyeol, küçüğe yaklaşıp önünde durdu. Küçük yine o çok tanıdık gelen gülümsemesini sundu Chanyeol'a, ardından sağ omuzu üzerinden kendi arkasına baktı. Chanyeol da başını kaldırıp onun baktığı yöne bakışlarını çevirdi ama gördüğü uçsuz bucaksız bir çayırdan başka bir şey değildi. Burası neresiydi ve bu küçük çocuk bu yerde yanlız ne yapıyordu?

    Küçük çocuk yeniden Chanyeol'a bakıp gülümsedi, ardından sağ elini kaldırıp az önce baktığı yöne doğru  elini uzattı. Sanki ona bir şey göstermek ister gibi. Chanyeol, yeniden baktı küçük çocuğun gösterdiği yöne, hiçbir şey yoktu sisten başka.

    Bir dakika, sis mi? dedi içinden Chanyeol. Az önce baktığında gördüğü çayırın bir bölümünün sisle kaplandığını gördü.

    Garip bir sisti, içinde küçük ışık kümelerinin olduğu, parıltılar saçan beyaz bir sis bulutu çayıra yayılmaya başlamıştı. Kulaklarına küçük çocuğun kıkırtısı doldu. Küçük ona minik eliyle bir yeri işaret ediyordu.

    ''Orada bir şey yok küçük. Bana ne göstermeye çalışıyorsun?''

    Küçük, elini yanına indirip Chanyeol'a sessizce baktı. Gözlerinde ki mutlu bakışlar Chanyeol'un kalbine işliyordu adeta. Neden bu küçük kahverengi gözler, bu tatlı bakışlar bu kadar tanıdık geliyordu? Neden?

    Chanyeol, elini uzatıp küçüğün yanağını okşadı. Yumuşak pembe yanakların sıcaklığını parmaklarının ucunda hissetmek içinin huzurla dolmasını sağladı.

   Bu sıcaklık neden bu kadar tanıdık geliyodu?

   Küçük çocuk, geri çekilip aniden Chanyeol'un şaşkın bakışları arasında arkasını dönerek, sisin içine doğru koşmaya başladı. Ardından yine o güzel gülme sesi yayıldı tüm çayıra. Küçüğün aksine daha güçlü ve daha içe işleyen bir gülme sesi. Küçük çocukta gülme sesine kendi küçük gülme seslerini kattı, tüm çayır küçüğün ve kim olduğunu bilmediği diğerinin gülme ve kahkaha sesiyle doldu.

Contracted Married / ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin