=23=

472 36 17
                                    

   "Sehun, bence boşuna endişeleniyorsun."

    Sehun, elinde sürüklediği valizi bırakıp durdu. Havaalanının ortasında elinde valizle dururken onun hızlı adımlarına yetişmeye çalışan ve nefes nefese kalan Luhan zorlukla konuşmuştu.

      "Hayır Lu. Bence kötü şeyler oluyor gibi, içime doğuyor. Yoksa bu kadar uzun süre Baekkie'm benimle konuşmadan durmaz, duramaz. Anlıyor musun?"

      Luhan, Sehun'u nasıl durduracağını bilemediği için onunla birlikte havaalanına gelmişti. Her ne kadar Tao'ya söz verse de, daha fazla Sehun'a engel olamıyordu. Nasıl derdi, tanrıça dediği Baekhyun'un kaza geçirdiğini? Sehun bunu öğrenirse deliye dönerdi. İkisi arasındaki bağın ne kadar özel olduğunu biliyordu. Derin bir soluk alarak, sakinleşmeye ve onu vazgeçirmeye çalıştı yeniden.

    "Sehun, bak boşuna kuruntu yapıyorsun. Eğer kötü bir şey olsa Tao söylemez miydi?"

    "Hayır, söylemezdi. Eminim ben üzülmeyeyim diye Baekkie'm, tanrıçam söylemesine izin vermemiştir."

    Sehun, tekrar valizini tutarak yürümeye devam etti. Luhan gerçeği söyleyip söylememe konusunda kararsız kalmıştı. Baekhyun'un kaza yaptığını söylese, ona neden daha önce haber vermediği ve oyaladığı için Sehun'un çok kızacağını biliyordu. Söylemese, Seul'e gittiği zaman öğrendiğinde de kızacaktı. Her iki koşulda da Sehun ona çok kızacaktı.

    "Peki," dedi kendi kendine söylenerek. Seul'e dönünce öğrenmesindense şimdi söylemenin daha mantıklı olacağına karar verdi. Tao ona kızacaktı. Baekhyun da ama daha fazla Sehun'un endişelenmesine ve üzülmesine yüreği dayanmıyordu.

    "Sehun."

     Luhan, ürkek sesiyle Sehun'a seslendiğinde Sehun sinirle iç çekip durup ona döndü.

    "Efendim, Lu."

    "Sehun, sana söylemem gereken bir şey var." Luhan, birazdan anlatacaklarına Sehun'un nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordu. Sehun için Baekhyun her şeyden önce geliyordu. Kendi birlikteliklerinden bile önce...

     Luhan, Baekhyun'u asla kıskanmıyordu. İkisinin arasındaki bağa hayran kalıyordu.

    "Ne? Luhan ne söyleyeceksin?"

     Sehun, Luhan'ın bir anda değişen yüzüne endişeyle baktı. "Lu, sen iyi misin?"

    Ah, Tao, beni affet ne olur, diye içinden kendi kendine af dilerken, Luhan söylemekten başka çaresinin kalmadığını biliyordu. "Evet, iyiyim Sehun. Önce bir yere oturalım istersen."

    "Niye? Ne oldu?"

    Luhan, Sehun'un en yakın banka oturmasını bekledikten sonra ellerini tutup kendine bakmasını sağladı.

    "Lu, beni korkutuyorsun."

     "Bak Sehun, önce sakin olmanı istiyorum. Birazdan söyleyeceğim şey..."

     "Bir şey oldu değil mi? Tanrıçama, Baekkie'me bir şey oldu." Sehun onun lafını keserek ayağa kalktı. Luhan elinden tutarak tekrar oturtu.

   "Sehun lütfen. Böyle yaparsan sana nasıl açıklarım?"

    "Ne oldu Lu? Lütfen çabuk anlat."

     "Tamam Sehun,  anlatacağım ama bana bir söz vermeni istiyorum, sakin kalacaksın." Sehun başıyla onayladı ama içini dolduran sıkıntı kalbini sıkıyordu.

     "Nasıl söylenir bilemiyorum ama..."  Bir an susup doğru kelimeleri bulmaya çalıştı. "Baekhyun... Baekhyun geçen hafta küçük bir kaza geçirmiş."

Contracted Married / ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin