=25=

442 34 38
                                    

 
    Yoora, eve gidene kadar yol boyunca Tao'un ona söylediklerini düşünüp durdu. Eve geldiğinde kendini çok yorgun hissediyordu. Fiziksel yorgunluktan  daha çok ruhsal bir yorgunluk içindeydi.

    ''Yoora kızım, sen iyi misin?''

    Yoora, annesinin sorusu üzerine başını kaldırıp, annesinin endişeli yüzüne bakarken Baekhyun'u düşünüyordu. Kendisi için endişelenen bir annesi vardı, ya onun? Yoora annesini daha fazla endişelendirmemek adına gülümsedi.

    ''İyiyim anne. Neden sordun ki?''

    ''Dalgın duruyorsun. Canın bir şeye mi sıkıldı?''

   ''Hayır anne. Sadece yorgunum o kadar.''

   Park Min Hee, her ne kadar kızı iyiyim dese de, Yoora'nın bir şeye canının sıkıldığını anlayabiliyordu. Son günlerde Yoora, sabah kahvaltısını bile yapmadan evden çıkıyor, bu saate kadar da eve dönmüyordu. Min Hee, kızı için endişeleniyordu.

    Chanyeol'un da Yoora'dan farkı yoktu. O da, sabah kahvaltı yapmadan çıkıyor, çoğu zaman eve gece çok geç saattlerde geliyordu. Son iki gündür ise biraz dinleneceğini söyleyerek sahildeki evde kalıyordu. Min Hee çocukları için gerçekten endişeleniyordu.

    Yoora, hâlâ daha kendini izleyen annesine bakarak gülümsedi.

    ''Anne, gerçekten bir şey yok. Dedim ya, yorgunum sadece o kadar.''

    Park Min Hee üstelemek istemedi, Çocuklarının eğer anlatmak isterlerse kendisine açılacaklarını biliyordu.

    ''Peki. Öyle diyorsan.''

    Yoora, annesinin yanaklarını sıkıp öptü.

   ''Evet öyle diyorum, anneciğim.''  Ardından odasına gitmek için merdivenleri çıktı.

    Odasına girer girmez yatağının yanına giderek kendini yatağa attı. Her iki elini yanlara açarak tavanı izledi. Orada, yatağının üzerinde düşüncelere dalmışken telefonu çaldı, oflayarak yanında duran çantasına uzandı. Telefonunu çıkarıp arayan numaraya baktı. Ekranda, 'aptal Yeol' yazıyordu.

    ''Niye hiç şaşırmadım acaba?'' dedi telofona bakarak.

     Telefonu açarak sesi hoparlöre verdi ve yatağın üzerine fırlattı. Elini kaldıramayacak kadar tükenmiş hissediyordu kendini.

    ''Abla...''

    ''Evet Chanyeol. Bu saatte aramanı neye borçluyuz?'' Saate bakarak söylendi.

    ''Evde misin?''

    ''Sence Chanyeol? Bu saate başka nerede olabilirim?''

    ''Yah, tamam, hemen neden kızıyorsun?''

    ''Çünkü sana kızgınım Chanyeol. Sana, yaptıklarına kızgınım. Böyle bir kötülüğü nasıl yaptığını aklım almıyor, Chanyeol anlıyor musun? Almıyor. Sen böyle biri değildin. Neden Chanyeol? Neden o masum çocuğa bu kötülüğü yaptın? Neden?''

    ''Abla, yapma lütfen. Sarhoştum diyorum anlamıyor musun? Pişmanım, böyle bir şey yaptığım için çok pişmanım. Ben... Ben onun canını yakmak istememiştim.''

   Chanyeol, hattın diğer ucunda gözlerini acıyla yumdu. Ne zaman uykuya dalsa o gece Baekhyun'a yaptığı şeyler geliyordu rüyalarına.

    ''O gece ne oldu Chanyeol? Akşam yemekte ne oldu?''

    ''B--Ben... Ben hatırlamıyorum.''

    ''İyi düşün Chanyeol. Akşam yemekte bir şeyler olmuş, hatırlamaya çalış.''

Contracted Married / ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin