''Aşırı düşünmek depresyonun en büyük tetikleyicisidir.''Baekhyun, Sehun ve Luhan'ı uğurladıktan sonra odasının geniş pencere kenarında dizlerini kendine çekmiş, zayıf kollarını etrafına sarmış düşüncelere dalmışken, odaya giren terapistinin sesiyle daldığı düşüncelerden sıyrılıp ona acı bir gülümseme verdi.
''Gereksiz konular üzerinde fazla düşünme Baekhyun. Hayat mutsuz olacak kadar uzun değil.''
Baekhyun, başını çevirip ona üzgün gözlerle bakıp, tekrar camdan dışarıyı izlemeye devam etti.
''Ve... Kara kara düşünmek hiçbir şeye çare değil.''
Baekhyun, sırtını duvara dayayıp gözlerini kapadı.
''Geçmişte yaşamak en ağır ruh hastalığıdır Baekhyun. Eğer yenemezsen, asla yeni bir gelecek yazamazsın.''
''Geçmiş? Hangi geçmiş bay Kim?'' dedi Baekhyun acı bir sesle.
''Jongdae. Baekhyun, bana böyle seslen.''
Baekhyun zorda olsa gülümsedi.
''Jongdae...'' Sessizce mırıldandı. ''Ya da hangi gelecek? Benim bir geleceğim olacak mı sence?''
Sessizce süzülen göz yaşlarını elinin tersiyle silip burnunu çekti. Jongdae, odanın içinde ilerleyip onun yanına, pencerenin geniş kenarına oturdu.
''Elbette. Neden olmasın? Herkesin bir geleceği vardır. İyi, ya da kötü.''
''Doğru. Benim gibi mutsuz birinin iyi bir geleceği olmaz, olamaz.'' Baekhyun içini çekerek başını eğdi. ''Çok yorgunum. Fiziksel olarak daha iyi görünsem de, ruhum artık eskisi gibi değil. Çok mutsuzum.''
Jongdae, elini Baekhyun'un elinin üzerine koyarak sıktı.
''Yaşadığın her olumsuz durumu, kafana takmayı bıraktığın an daha az yorulduğunu, daha mutlu olduğunu fark edeceksin.''
''Sence bu mümkün mü? Yaşadığım şey kolay unutulacak bir durum mu?(!)'' diye bağırdı Baekhyun terapiye başladıktan günler sonra ilk defa.
Jongdae, Baekhyun'un böyle tepki vermesini bekliyordu. Bu onun için iyi bir şeydi, içine kapanıp kendine eziyet etmesindense, duygularını dışa vurması daha çabuk iyileşmesini sağlardı.
''Baekhyun. Biliyorum bu senin için zor bir durum ama zaman her şeyin ilacıdır.''
''Jongdae, benim hayallerim, umutlarım vardı ama artık...'' Sesi kesildi sona doğru. Hıçkırarak başını dizlerine koyup ağlamaya başladı. Bütün umutları ve hayalleri bir gecede yerle bir olmuştu, tekrar eskisi gibi olabileceğini sanmıyordu.
Jongdae, bir eliyle onun omuzundan dan tutup diğer eliyle başını okşadı yavaşça, sakinleşmesi gerekiyordu. Bir süre içli içli ağlayarak sarsılan bedeni izledi sessizce.
''Hayat yaşandığı kadardır...'' dedi içini çekerek Jongdae. ''Ötesi ya hatıralar da bir iz, ya da hayallerde bir umuttur Baekhyun.''
Baekhyun, başını kaldırıp yaşlı gözlerle Jongdae'ya baktı.
''Hayat bana hiç adil davranmadı, hep bir taraflarım eksik kaldı benim Jongdae. Ya şimdi? Hayatım sekiz yaşından sonra hep kötü hatıralarla dolu.''
''Neden Baekhyun? Sehun'la olan hatıralarınız, onunla olan dostluğunuz, ya da Tao ile. Bunlar güzel şeyler.''
''Sehun ve Tao bu dünyada belkide başıma gelen en güzel şey,'' dedi acı bir gülümsemeyle Baekhyun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contracted Married / Chanbaek
FanfictionBiri, kendine miras kalan mal varlığını almak için, diğeri kardeşten öte sevdiği kader arkadaşını yaşatmak için yaptıkları anlaşmayla evlenmek zorunda kalan, biri öfkeli, diğeri yaralı iki ruh. Ve onları bekleyen acı ve hüzün dolu bir yolculuk...