seonghwa hyungun yanında yürüyordum. bir şeyler yemeye gidecektik. minik bir restoranın önüne geldiğimizde oraya girdik. daha doğrusu ben seonghwa hyungu takip ettim. içeri girince içerisi dolu olduğundan biz de bahçedeki masalardan birine oturduk. sessizce bize uzatılan menüye baktım. yiyecek bir şey bulduğumda seonghwa hyungunda seçmesini bekledim. ikimizde kararlarımızı verdiğimizde istediklerimizi söyledik.
"benimle geldiğin için teşekkür ederim. ailemler bir hafta boyunca yok ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. yemek yapmayı bile bilmiyorum."
"sorun değil hyung." gülümsedim.
yemeklerimiz gelmeden önce bir sigara çıkarıp onu yaktığında elimi sigarasına attım.
"içme şunu hyung."
sigarayı elinden aldım. ve önümdeki küllükte söndürüp oraya attım.
"hey bir sigara ne kadar haberin var mı?"
güldüm.
"bunu içmene gerek yok."
yiyeceklerimiz geldiğinde onları yedik. yerken onu izliyordum. tamam, gerçekten kusursuz bir yüzü vardı. ve yine tamam, yakışıklıydı.
ben onu izlerken gözlerini benim gözlerime getirdiğinde yakalanmış olmanın utangaçlığı ile gözümü yemeğime dikip heyecanla hızla yedim. ikimizinde yemekleri bitince kalktık. seonghwa ve ben araba kullanmayı bilmediğimiz için yürüyerek onların ilk defa gördüğüm evlerine geldik.
o anahtarla kapıyı açarken çok heyecanlıydım, evini ilk kez görecektim. açınca önden ilerledi. koridor biraz uzundu. beklemediğim bir anda arkasına döndü.
"yeosang..."
"hyung..?"
beni duvar ile arasına aldığında heyecanla ona baktım. tanrım, neler oluyor? bana uzun süre baktı. ben de onu öptüm. evet, öptüm. tekrar dudaklarımızı birleştirince bir süre orada öyle kaldık. sonra hızla üstümüzdeki ceketlerden kurtulmaya çalıştık.
"h-hyung... seni is-"
konuşmama izin vermeden dudaklarıma tekrar yapıştı ve beni kucağına aldı. kucağındayken de öpüşmemize devam ettiğimiz için duvarlara çarpıp duruyorduk. bir odaya girince, tahminimce yatak odasıydı, beni yatağa bıraktı. üstüme eğildi.
"seni seviyoru-"
şimdi bunun sırası mıydı? dudağına yapışıp onu yatağa çektim. üstüne çıktım. dudaklarından ayrıldığımda konuştum,
"h-hyung. önce üstümüzdekileri çıkarmalıyız."
elini pantolonuna attım. ellerim titreye titreye düğmeyi açtım. bunları yaparken beni altına almıştı. o da hızlı bir şekilde altımdakinin düğmesini açıyordu.
"güzelim, h-hızlı ol artık." dedi.
hala fermuarı açmakla uğraşıyordum çünkü çok heyecanlıydım ve hiçbir şey yapamıyordum. o çoktan benim altımdakinden kurtulmuştu. üstümdekini de çıkarmıştı. ben cidden hiçbir şey yapamıyordum ki.
"k-kendin çıkar. d-dayanamıyorum. olmuyor."
birbirimize yanlışlıkla sürtünüp duruyorduk ve bu beni daha çok heyecanlandırıyordu ve daha çok kendimden geçmeme sebep oluyordu.
"hyung... çabuk ol."
size yemin ederim, en güzel gecemi geçirmiştim. seonghwa hyung çok iyi biriydi, her konuda.
![](https://img.wattpad.com/cover/209611362-288-k74465.jpg)