resim dersindeydik. çizmeyi henüz tamamladığım resmin kurumasını beklerken wooyoung ile konuşuyordum.
"nasıl oldu?"
wooyoung eliyle çizdiği tabloyu gösterdi. açıkçası hiçbir şeye benzemiyordu. yine de benzetebildiğim bir şey bulmaya çalıştım.
"güzel bir kedi olmuş."
"yeosang..."
'hı?' diyerek kafamı ona çevirdim.
"ama o kedi değil... ben san'ı çizmiştim..."
yüzü düştü.
"yani şey... çok güzel çizdiğin için san olduğunu anlayamamışım woo."
bu üzülürse on gün trip atardı ve çekemezdim.
"öyle mi? bunu san'a vereceğim!"
bence vermesi iyi bir fikir olmazdı.
"bence verme wooyah."
"niye?"
"yani... verme."
san ile araları falan bozulurdu eğer bunu verirse. o derece berbat bir resimdi.
-
sınıfımıza gitmeden önce woo ile lavaboya gidip ellerimizi yıkadık. sonra sınıfımıza girdik. elime aldığım telefonla bir şeyler yaparken zilin çaldığını duymamıştım. yanımdaki jongho beni dürtünce öğretmenin geldiğini anladım ve telefonumu çantama koydum.
birkaç gün olmuştu ve sınavlarımız başlamıştı. tabii ki çalışıyor muydum? yoo. tabii, çalışmadığım için de öğretmenlerden bol şekilde azar işitiyordum.
teneffüs olunca wooyoung ile kantine gittik. unutmayın ki, her zaman açtım. bir şeyler alıp en köşedeki masaya oturduk.
"abim kendine sevgili bulmuş."
kafa salladım.
"bak! şu kız."
eliyle gösterdiği kıza baktım. bu, gerçekten çok çirkin bir kızdı. hongjoong hyungun böyle berbat zevkleri olduğunu bilmiyordum. ayrıca kız çok kibirli gözüküyordu.
"çirkinmiş."
"değil mi? hongjoong'a söylesem bile dinlemiyor beni. cidden ben çıldırtacak."
"ah bak onun yanına gitti! kusacağım."
"yakışmıyorlar. ayrıca kız abinden uzun değil mi? cidden çok korkunç."
"herkes abimden uzun."
"siz neredeyse aynı boydasınız woo."
"sen de benimle aynı boydasın."
onu dinlemeyip elimdekileri yedim. hongjoong sevgilisini bırakıp yanımıza geldiğinde arkasından seonghwa hyungta gelmişti.
"dedikodumu mu yapıyordunuz?" dedi hongjoong hyung.
"evet yapıyorduk."
onları dinlemiyordum. karşımdaki seonghwa hyunga odaklanmıştım. ona baktığımda aklıma wooyoung'ın söyledikleri geldi ve yanaklarımda sıcaklık hissettim. utandığım için miydi? o da benim gibi, onları dinlemek yerine bana bakıyordu. gözlerimi kırpıştırıp yere diktim.
ardından o da gözlerini çekmişti, en azından öyle hissettim. onların kavgası bitince yanımızdan ayrılmışlardı. wooyoung ise söylenerek beni sınıfa götürdü. kendimi garip hissetmiştim.
![](https://img.wattpad.com/cover/209611362-288-k74465.jpg)