okulumdan eve dönerken oldukça yorulmuştum. evime varınca kendimi yatağıma atıp telefonumu elime aldım. henüz üstümü bile değiştirmeden yatakta yatıyor ve telefonla oynuyordum.
-
Grup
woo🍒: selam hyunglar ve yeosang
hongjoong hyung✨: yine ne var
woo🍒: ben bir şey öğrendim 🤭
hongjoong hyung✨: wooyoung sus
woo🍒: ama
hongjoong hyung✨: dövülmek ister misin
woo🍒: ama ben ağzımdan kaçırırım ki
hongjoong
cevap versene
ayak adımların mı geliyor odama doğru
imdart
olucem az sonea
*ses kaydı*yeosang: neden bize abin seni döverken ses kaydı attığını merak ediyorum
ayrıca, neyden bahsediyorsunuz?woo🍒: elim kaymui
vwe şrey
boş ber
bir şeyden bahsewtmiyorumyeosang: woo iyi misin
woo🍒: hayır
seonghwa hyung: ne öğrendin
woo🍒: en iyi sen biliyorsun hyuuung
hongjoong hyung✨: wooyoung sus
woo🍒: şey tamam
-
boş verip telefonu kapadım. onların deli kavgasını seyretmek istemiyordum. ayrıca neyden bahsediyorlardı bilmiyorum fakat saçma bir şey olduğu kesindi.
ayağa kalkıp duş aldım. ardından üstümü giyinip yapmam gereken birkaç ödevi tamamladım ve yatağa girdim. uykum vardı. yatıp uyudum.
okulun bahçesinde okulun içine girmek için yürürken arkamdan wooyoung ve abisi geldi. woo elini omzuma attı.
"yeosang! sana bir sürü şey anlatacağı-"
omzuna vurulan elle durmuştu.
"sus artık." dedi hongjoong.
"beni dövdüğün için senden korkmuyorum!"
hongjoong minik ellerini onun yüzüne savurunca wooyoung geri çekildi.
"ya da korkuyorum. ama bu yine de anlatmayacağım anlamına gelmez." diyerek dilini çıkardı ve beni peşinden sürükledi. uykum olduğu için hiçbir şeye tepki veremiyordum.
"ne olduğunu açıklayacak mısın?" dedim uykulu bir ses ile.
"sınıfa çıkalım. ayy çok sevineceksin! yumuş yumuş oldum! çok şirinsiniz."
"ne?"
ne dediği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. sınıfa girince sırama oturdum ve çantamı sandalyemin arkasına astım. o da bu sefer bir farklılık yaparak benden ayrı, san'ın yanına değil benim yanıma oturup çantasını sandalyeye astı. heyecanlı heyecanlı konuşmaya başladı.
"abim sırf bunu söylemem için beni dövse de söyleyeceğim. çünkü dayanamıyorum! yani şimdi söylemeseydim bile eminim ağzımdan kaçırırdım. o yüzden... ay dur çok heyecanlandım."
"sakin ol." dedim. çünkü cidden ölecek gibiydi.
"seonghwa hyung var ya!"
kafa salladım.
"o kimi seviyormuş biliyor musun?"
"kimi seviyormuş?" dedim. çok merak etmiyordum.
"seni! seni seviyormuş."
"ne?"
hadi yeosang, bu saçma rüyandan uyanmanın zamanı geldi.
"saçmalama." dedim gülerek.
"niye saçmalayayım? hongjoong'a söylemiş hatta. keriz herhalde hongjoong'a söylenir mi? hongjoong bana söyledi. ama hongjoong da salak sanırım. o da bana söyledi. benim ağzımda bakla ıslanır mı? hepsi bir deli."
şu an rüya olmadığının farkına varmıştım. tamam, bu imkansız. wooyoung'ı ne diye ciddi ciddi dinlediysem. onu yanımdan kovup önüme döndüm. yalancı çocuk.
![](https://img.wattpad.com/cover/209611362-288-k74465.jpg)