Saçımdaki tokayı çekeleyip masaya gelişigüzel fırlattım. Başım öyle ağrıyordu ki değil toka, bir saç teline bile katlanacak gücüm yoktu. Nöbetimin bitmesine iki saat kaldığını hatırlattım kendime. Biraz daha dayanmalı ve sonra eve gidip kış uykusuna yatmalıydım.Allah'ım, hayali bile ne güzel öyle!
E uzun sürmedi tabi.
Telefonumdan yükselen acil alarmı ile koridora çıkıp koşturmaya başladım. Silahlı yaralanma vakası geliyordu. Savurduğum isyanlarla birlikte acil girişine gelince durup soluklandım. Vakit kaybetmeden hızlı bir şekilde eldivenleri giydim ve beklemeye başladım. Ambulanstan yayılan siren sesi hastane koridorlarını çınlattığında hızlı bir şekilde sedyeyi karşıladık.
"Durumu ne?"
"Sağ karın boşluğundan yaralanmış. Kurşunun herhangi bir çıkış yeri yok. V. bulguları stabil değil."
"Kan kaybı?"
"Ambulans olay yerine varana kadar fazla kan kaybetmiş."
Başımı sallayıp hemşireye doğru seslendim. "Hastanın kullandığı bir ilaç veya bir hastalığı olup olmadığına bakın. Kan grubunu da hemen tespit edin ve hazırda bulundurun. Acil ameliyata almamız gerek." Asistan cerrah olan Mert'e dönerek devam ettim. "Diğer organlarda zarar var mı diye kontrol et."
"Tamam hocam," dedi ve hemşireyle beraber kısa sürede gözden kayboldu.
Ameliyathane görevlisine ameliyathaneyi hazırlamasını söyledikten sonra sonuçları beklemek üzere acile giriyordum ki gür bir ses beni durdurdu.
"Bakar mısınız?"
Kaşlarımı çatarak arkama döndüm ve sesin sahibine baktım. Uzun boylu genç bir adam koşarak yanıma geliyordu. Üzerindeki beyaz gömlekte bulunan kan lekeleri bana az önceki hastanın yakını olabileceğini düşündürdü.
"Evet?"
Ellerini dizlerine yasladı ve nefes nefese konuştu. "Arkadaşım az önce bu hastaneye getirildi. Durumunu öğrenebilir miyim?"
"Arkadaşınız çok fazla kan kaybetmiş ve kurşunun herhangi bir bölgeden çıkışı yok. Acil ameliyata alacağız."
O an gözlerinin içinde gördüğüm endişe sanki somutlaşıp yanımızda dikilecek gibiydi. Başını elleri arasına aldı ve çaresizce etrafına bakındı.
"Ona bir şey olmasına izin vermeyin, lütfen."
Gülümsemeye çalışıp başımı hafifçe aşağı yukarı salladım. "Şu an için kesin bir şey söyleyemem fakat elimden gelenin en iyisini yapacağıma emin olabilirsiniz. İzninizle."
Arkamı döndüm ve hızlı adımlarla ilerledim. Karşımdan gelen Mert elindeki dosyayı elime verdi. "Kullandığı ilaç veya herhangi bir hastalığı yok hocam. Sonuçlara göre kurşun herhangi bir organa zarar vermemiş."
"Güzel. Hemen ameliyathaneye taşıyalım."
....
Ameliyathaneden çıktığım gibi koluma sarılan ellerle olduğum yerde kaldım.
"Durumu nasıl Doktor? İyi geçti değil mi?"
Gülümseyerek onayladım. "Kurşun kritik bir yerde değildi. Kan kaybının çok olması bizi endişelendirmişti fakat ameliyat güzel geçti. Birazdan odaya alındığında kendisini görebilirsiniz, tabii çok yormadan."
Ameliyat öncesi gördüğüm gözlerindeki endişe yok olurken yerini ışıldamaya ve mutluluğa bıraktı. Bu an, bizim mesleğimizi en güzel kılan an olabilirdi. Çaresizliği, üzüntüyü, endişeyi mutluluğa çevirebilmek paha biçilemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Sonra?
RomanceEn büyük aşklar nefretle başlar klişesi yok! Aileler şirket bağlamak için görücü usulü evlendirmiyor! Kızımız kötü, oğlanımız playboy değil! Hayatına uzun zamandır kimseyi almamış iki işkolik birbirini bulunca ne mi yapar? Ya gözdeki perdeler kalkar...