8. Bölüm>> "Kaloriferli Ev Gibi!"

388 16 170
                                    

Selaaaam!

Survivor'da Cemal'le Berkan'ı keserken gaza geldim bölüm yazmaya başlayayım
dedim.

Multimedya: Alaz 😍

Hadi bismillah şdlsıxksşsös

İyi okumalar 🔮

Alnımdan süzülen ter kaşlarımın arasına karışırken gözlerimi sıkıca açıp kapattım. Sağ elim adamın karnına girmiş cismi tutuyor sol elimle kenardan destekliyordum. Git gide sıklaşan nefeslerim göğsümü yükseltirken Mert'e bağırdım. "Daha fazla hareketsiz tutabileceğimi sanmıyorum. Acele et, lütfen!"

Hastayı stabil duruma getirmeye çalışan Mert bulgular biraz olsun düzeldiğinde bana baktı. "Dayanacaksın. Her şeyin üstesinden gelebilirsin sen. Şimdi sedyeyi ameliyathaneye götüreceğiz. Zihnini boşalt tamam mı?"

Başımı sallayıp gözlerimi elimin altında duran direğe diktim. Lanet olsun! Kesinlikle iç organlarına zarar gelmişti ve bizim zamana hükmetmekten başka şansımız yoktu. İnşaatta meydana gelen kazada üçüncü katta dengesini kaybeden adam desteklerin üzerine düşmüştü. Acil kurtarma ekipleri olabildiğince hızlı bir şekilde bize getirmişlerdi fakat o kadar kan kaybetmişti ki buraya gelene kadar, işimiz kat kat zorlaşmıştı. Ellerimin altında yaşam mücadelesi veren adamın yüzünde gezindi bakışlarım. Ellerimi kaplayan kanı yanaklarında da izlerini taşıyordu. Tekrar gözlerimi kapatıp açtım. Onu kurtarmak imkansız olsa bile imkansızı başarmak biz doktorların elindeydi.

Ameliyata başlamamızın üzerinden bir saat otuz altı dakika geçmişti. Kan seviyesini yükseltmek adına takviyeler yapmış, direkten dolayı tetanos aşısı vurmuştuk. İşin en kötü yanı cismi çıkardığımızda kendisini göstermişti. Sol böbreği ciddi anlamda zedeleyen direk, çapraz girdiğinden renal arterde yırtık oluşturmuştu. Basınçtan fışkıran kan yüzümdeki yerini korurken içimden ettiğim duaları tekrarlıyordum.

Tam iki saat sonra damardaki hasarı onarabilmiştik. Böbrekteki zedelenme kanallara denk gelmediği için hem biz, hem de ellerimiz altındaki adam çok şanslıydı. Eğer kanallar zarar görseydi böbreği alınabilirdi. Dört saatin sonunda biten ameliyatı Mert'in kapatmasını söyleyip çıkışa yöneldim. Yüzümdeki maskeyi ve eldivenleri çöpe atarken üzerimdeki önlüğü de çıkardım. Lavaboda yüzümdeki kanı çıkarırken şükrettim. Kaç senelik doktor olursam olayım ameliyata girerken masada kalma korkusu yerini hep koruyacaktı. Peçeteyle yüzümü kurulayıp doktor odasına doğru yürümeye başladım. Ayaklarımda olan bakışlarım "Elvin Hocam," sesiyle bana doğru koşturmakta olan kıza kaydı. Bizim ekipten değil, hastahanenin personeliydi. "Acil bir durum var."

Kaşlarım istemsizce çatılırken söyle dercesine başımı salladım. "İki vaka geldi. Semih Bey'in izin günü ve icap nöbeti olan cerrah, Andrea, ateşi olduğu için kendisini 14 günlük karantinaya almış. Hastalardan birisi 15 dakika önce geldi ve mide kanaması tespit ettik. Diğer hastanın ise fıtık ameliyatı bugünü gösteriyor, kendisi Fransa büyükelçisi. İki hasta arasında karar vermeniz gerekiyor fakat hastahane müdürümüz VIP hastayı almanızı söyledi."

Damarlarımda akan kan alevlenirken "Ne?" diye soludum. Yerleri döven adımlarla acile ilerlerken çığlık atmamak için zor duruyordum. Hasta büyükelçi diye öncelik onun olacak kuralını hangi beyinsiz koymuştu? Avuçlarımı sıkıp açarken hastahane müdürünün tanıdık yüzü görüş alanıma girdi. Vakit kaybetmeden karşısına dikilip tek kaşımı kaldırdım. "Bu ne demek oluyor? Açıklar mısınız?"

Herkesin içinde olmamızdan olsa gerek zoraki bir gülümseme gönderdi bana. "Açıklamaya ne gerek var Elvin Hanım? Büyükelçinin ameliyatına hemen başlayın olsun bitsin."

Ya Sonra?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin