Merhabaaa
Karantina günleri nasıl gidiyor?
Bu kısımda birbirinize dizi önerileri yapabilirsiniz. Benim de ihtiyacım var :(
Şu an La Casa De Papel izliyorum izlemeyen bir koşu izlesin gelsin. Bunca zamandır izlemeyi ertelediğim için kendime sövdüm resmen.
Çok bıdı bıdı yapmayayım. İyi okumalar!❣️
"Sana bir şey oldu mu diye sorduğumda bana dürüst cevap vermeliydin. Odanda dinlenmek yerine ne diye yanıma gelirsin ki? Hayır bir de akşam da bir şeyler yapalım dedin. Hiç mi canın acımıyordu Allah aşkına!"
Bir yandan söyleniyor bir yandan da yarasına pansuman yapıyordum. Beyfendiyi kurşun sıyırmıştı ve benim şimdi haberim oluyordu. Akıl alır gibi değildi. Tentürdiyotu pamukla dikişin üzerine sürerken yüzümü buruşturdum.
"Dikişi de kim attıysa bok gibi atmış. İzi kalır bunun."
"Sağol Elvin ya. İnanılmaz motivasyon veriyorsun."
"Sen sus. Konuşma hakkın yok senin."
Pansumanı bitirip yaranın üstünü sargı beziyle kapattım. Kazağını aşağı indirirken "Gerçekten izi kalacak," diye mırıldandım. Omuzlarını silkti usulca. "Koleksiyonuma bir iz daha eklendi desene."
"Ne demek o?" dedim çatılan kaşlarımla.
"Benim bir asker olduğumu unutuyorsun."
Söylediklerinin doğru olması içimde bir yerleri cızlattı. Kim bilir kaç yerinde kurşun izi vardı geçmeyecek olan. O bir askerdi, evet. Yeri geldiğinde gözünü kırpmadan ölüme atlayabilir, bir çok kez ölümün eşiğinden dönebilirdi. Ben ise bir doktordum. İnsanları iyileştirebilmek için belki günlerce uykusuz kalabilir, gecemi gündüzüme katabilirdim. İnsanlar bu dünyadan göçmesin diye canımla dişimle çalışan biri olarak, belki de her göreve şehit olmak umuduyla giden bir adama gün geçtikçe daha fazla bağlanıyordum. Kısa süre içerisinde bu noktaya gelen hislerimin önünü kesemezsem sonunda canımın çok yanacağından adım gibi emindim.
Ve kalbim de onun önünü kesemeyeceğimden emindi.
"Bu gece için üzgünüm. Böyle bitmesini istemezdim."
Sanırım onunla olan buluşmalarımın olaylı bitmesine alışmıştım. Bu yüzden sıkıntı etmeyip defalarca kez dediğim gibi yine sorun yok dedim. O da çok fazla durmadan odamdan ayrıldı ve kendi odasına gitti.
...
"Evet arkadaşlar!"
Semih beyin sesiyle bütün grup ona döndü. "Yürüyüş etkinliğimiz bu noktadan başlayacak ve tabelaları takip ederek teleferiklere kadar yürüyeceğiz. Yolumuz üzerinde bir şelale var, orada fotoğraf çekinmeniz için beş dakika süre vereceğim. Kaldığımız yerden yola devam edip teleferiklerle dörderli grup halinde aşağıya ineceğiz. Görmeniz gerek, manzara mükemmel!"
Semih Beyin heyecanlı sesinin aksine benim modum tamamen berbattı. Bunun sebebi kesinlikle ve kesinlikle sabahın köründe haber verilen yürüyüşten kaynaklıydı. Dağ gezilerine elbette bayılırdım ama ben gündüz uykusuna aşık bir insandım. Kargalar bokunu yemeden uyandırılmak çok koymuştu anlayacağınız.
İç sesim ruhumun sırtını pışpışlarken aslan kükremesi gibi bir esneme daha koyuverdim ortaya. Gözümden yaş geliyordu resmen. Alaz sağolsun gece geç bir saatte uyumuştum.
'Fesat anladım .s'
O konulara hiç girme. Dün yaşanılanların yerine fesat şeyler olmasını bile dilerdim o derece. Saçma salak bir gece kulübünde tanımadığım herif tarafından öpülmek üzere olmama mı yansaydım, yoksa Alaz'ın gidip adamı yumruklamasına mı diye gece boyu düşünüp durmuştum. Dikiş yerlerinin kanamasıyla yaralandığını anlamam da cabası olmuştu zaten. Hayatım sürekli monoton diye evrene demediğimi bırakmamıştım. Şu bir hafta içerisinde 'al sana, al sana' diye bütün laflarımı yüzüme vurarak intikamını fazlasıyla alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Sonra?
RomanceEn büyük aşklar nefretle başlar klişesi yok! Aileler şirket bağlamak için görücü usulü evlendirmiyor! Kızımız kötü, oğlanımız playboy değil! Hayatına uzun zamandır kimseyi almamış iki işkolik birbirini bulunca ne mi yapar? Ya gözdeki perdeler kalkar...