17. Bölüm>>"Balo"

270 14 21
                                    

Bölüme başlamadan önce Elvin'in balo kıyafetini bırakıyorum bunu güzel betimleyemezdim ^.^

"Of bu nerden çıktı şimdi ya?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




"Of bu nerden çıktı şimdi ya?"

Elimdeki balo davetiyesini sehpaya fırlatıp kollarımı göğsümde birleştirdim. İşemeye üşendiğim şu günlerde bir de başıma balo çıkmıştı. Çok saygıdeğer hastahanemizin her yıl yaptığı tıp balosuymuş bu. Bütün çalışanların katılması zorunlu olan organizasyonda sabahlara kadar deli gibi eğleniyorlarmış. Tabii benim enerjim %1 şarjlı telefon gibi olduğundan bu haber beni pek sevindirememişti.

İliklerime kadar üşeniyordum.

Ağlıyor gibi sesler çıkartıp elimle yüzümü kapattım.

"Aman Elvin, ne olacak kızım gelsen? Bir kere de itiraz etme."

Adnan Bey'in sitemkâr çıkan sesiyle ellerimi yüzümden çekip hepsinin yüzüne tek tek baktım. Tabii Mert ve Ayşen'e bakarken göz devirmeyi unutmadım. "Gel mi diyorsunuz yani?" Hepsi başını sallayınca omuzlarım yenilgiyle düştü. "Peki geleyim o zaman."

"Ay çok eğleneceğiz ayol!" Sevinçle oturduğu koltuktan kalkıp ellerini çırptı Ayşen. "Ben gidip hazırlanmaya başlayayım. Saat sekize az kaldı. Öptüm hepinizi baaay!"

Kırmızı topuklularını tıkırdata tıkırdata odasına giderken ben de ayaklandım. Biliyorsunuz Ayşen'le bulunduğum ortamlara ayrıyeten özenme sendromum var.

"Ben de hazırlanayım bari."

Hepsi baş selamı verip kahvelerini içmeye devam etti. Ben de odama doğru yürüyüş gerçekleştirdim. İlk önce güzel bir duş alıp vücudumu bol bol kremledim. Işıltılı vücut yağımı da üzerine yedirip siyah iç çamaşır takımlarımı giyindim. Bordo elbisem de üzerimde yerini aldığında ısıttığım maşayla saçlarıma hafif bukleler verdim. Tepeden at kuyruğu yapacağım için çok özenmeme gerek yoktu. Saç işimi de halledince makyaj aynasının önüne oturup makyaj yapmaya başladım. Siyah dumanlı bir göz makyajının ardından kirpiklerimi bolca rimelle kıvırdım. Açık toprak rengi rujumu da dudaklarıma yedirip aynada şöyle bir kendimi süzdüm. Taş gibi karıydım be! Aynaya öpücük atıp şarjdaki telefonumdan saate baktım. 19.23'ü gösteren saat zamanında hazırlandığım için beni mutlu ederken alttaki mesaj bildirimi bana göz kırptı. Komutan yazısını görmemle hızlanan kalp atışlarım hastalığın habercisi gibiydi. Bu hız kesinlikle hayra alamet değildi!

Komutan: Bu asker iyileştirici perisini özledi.

Bayılacak gibi olduğumu hissedince telefonun ekranını kapatıp yatağın üstünde soluklandım. Ay ciddi ciddi bana beni özlediğini söylemişti. Yakmaz mıydım Roma'yı be! Biraz olsun gözlerimi yumup sakinleştikten sonra rehberden numarasını bulup aradım.

"Alo?"

Daha iki gün önce duymama rağmen özlediğim sesi kulaklarımı doldurduğunda yapabilsem telefonu ısırırdım.

Ya Sonra?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin