22. Bölüm

263 19 8
                                    

Olaylara artık giriş yapıyorum.

Hikaye daha yeni başlıyor. Kafamda bir şeylerin oturması gerekiyordu ve sanırım oturdu.

Üniversite sınavına gireceğim için bu sene biraz aksatmak zorunda kaldım affınıza sığınıyorum 🙏🏻

Hadi geçiş bölümüne hoş geldiniz.

İyi okumalar!



Bacağım kontrolsüzce titrerken öfke kusan gözlerimi bir saniye olsun Burak'tan ayırmıyordum.

Neden mi?

Hayvan herifin mutluluk gözyaşları sağolsun ölümlerden ölüm beğenmiştim kısacık sürede. Alaz'ı kaybettiğimi sanmış bunu en ücra köşedeki uzuvlarımda bile hissetmiştim. Ama o ben yere yıkıldığımda koşarak gelip yanıma çökmüş "O uyandı!" diyerek bana sarılmıştı. Ne yapsam, ne desem, ona sevinsem kendime ağlasam, şaşırmıştım. Öylece durduğum yerde sabitlenmiş dediklerini idrak edene kadar kalkmaya tenezzül bile etmemiştim. Anladığımdaysa vücuduma büyük bir enerji depolanmış gibiydi.

Ağlarken gülmek...

Sanırım bu o an kalbimin tattığı en güzel keşifti.

Şimdi ise bana o kötü düşünceleri depo ettiği için Burak'a kötü kötü bakıyor, avucumda elini sıkı sıkıya tuttuğum Alaz'ın uyanmasını bekliyordum. İlaçları çok ağır geldiğinden odasına getirilmeden hemen hemen beş dakika önce tekrar uykuya dalmıştı. Henüz göz göze gelememiştik. Vücudu hala hassas olduğundan sarılamamıştım ama bunun acısını çok fena çıkaracaktım.

Baş parmağımla elinin üstünü okşayıp uykusuzluktan yanan gözlerimi kırpıştırdım. Günlerdir uykusuzdum, yorgundum fakat sevdiğim adam daha büyük acılar çekiyor olduğu için bir kez olsun yakınmamıştım. Tek dileğim bir an önce iyileşmeseydi. Bunları bize yaşattığı için kendini iyi hissettiği ilk an her yerini cimcikleyecektim. Belki yumruk da atardım. Bilemiyorum.

Kapının açılma sesiyle bakışlarım oraya döndü. Meltem Teyze ve Ümit Amca kapıyı yavaşça aralayıp sessiz ama aceleci bir şekilde içeriye girmeye çalışıyorlardı. Hemen arkalarında ise İrem vardı. Göz göze geldiğimiz an onlara gülümsedim.

"Ses yapın valla, hiç dikkat etmeyin. Uyansın artık şu." Elimle Alaz'ı gösterip yüzümü buruşturdum.

Meltem Teyze kıkırdarken hepsinin mutluluğu yüzünden okunuyordu. İyi haber almak kimi mutlu etmezdi ki? Allah hiç kimseye evlat acısı göstermesin diye boşuna demiyorduk.

"Kızım sana da helal olsun vallahi," dedi Ümit Amca ikili koltuğa otururken. Alaz'ın uyandığını duyduğu gibi rahatladığı çok belliydi. Bacaklarını üst üste attı ve sağ kolunu koltuğun kenarına yasladı. "Başkası olsa beklemez, bırakır giderdi. Şahsen ben öyle yapardım. Bu salak beklenir mi?"

"Sen hiç üzülme Ümit Amca. Oğlunu alacağım artık başından için rahat olsun." Genişçe gülümseyerek ona bakarken "Hay sen bin yaşa kızım!" dedi Meltem Teyze. Ümit Amca ise kendi kendine "Amca ya, amca. Alaz bir uyansın," diyordu. Bıyık altından sırıtıp hiç duymamış gibi yaptım. Bu konular öyle ayaküstü konuşulacak şeyler değildi. Ayı gibi kış uykusuna yatmış şahıs uyandığı vakit hallolurdu her şey.

Biz havadan sudan muhabbete daldığımız esnada telefonum titredi ve mesaj geldiğini bildiren ses yankılandı. Telefonu açıp Mesajlar kısmına tıkladığımda yine aynı numara olduğunu gördüm. O günden sonra bir kaç sefer daha mesaj atmış, aklımı karıştıracak türden imalarda bulunmuştu. Kimdi, neyin nesiydi hiçbir şey hakkında fikrim yoktu. Birinin benimle dalga geçtiğini düşünüyordum fakat bunun aksi bir durumda gerçekten korkmaya başlayabilirdim. İçim adrenalin etkisiyle hafifçe titrerken silkelenip mesaja tıkladım.

Ya Sonra?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin