Biraz zaman sonra yumuşak bir yerde yattığımı farketmiştim. üşüyen bedenim sıcağı görünce açılmıştı.
yatağımdan çok daha rahat olan bu yerde biraz daha zaman geçirmek istedim.. mayışık bir sesle yüz üstü dönerek yumuşacık olan yastığa kafamı iyice gömdüm ahh çok güzel rüya diye geçirdim içimden.rüyaydı emindim, birazdan küf kokan odada uyanacaktım ve ısınmak için yorganıma sarılacaktım..
Gözlerim yavaş yavaş açılırken alışkın olmadığım bu güzel kokuyu içime çektim. Çok güzel kokuyordu neydi bu sahi bahar gibi..
Tamamen uyandığımı hissettiğimde hiç bu kadar rahat bir uyku çekmediğimi düşünüyordum.Rüya değildi.. Bulunduğum ortama ise nasıl geldiğim hakkında tek bir fikrim bile yoktu. doğrularak etrafıma bakındım. Çok büyük olmayan ama lüks olduğu her halinden belli olan dolap, yanında büyük bir boy aynası onun yanında çalışma masası, onun üstünde bilgisayar ve bir kaç dosyayla kağıt parçası bulunuyordu. Yinede bunlar çok büyük olan bu odaya tezat çok azdı ama sade ve hoş bir görünüm sağlamıştı.
Ayağa kalktığımda gördüğüm şeyle donakaldım, üstümde sadece kalçamı kapatmış olan bana aşırı derecede bol beyaz bir tşört vardı ben kendimi anlamsız gözlerle incelerken açılan kapının sesiyle o tarafa döndüm kim getirmişti beni buraya ve kim giydirmişti neden?
Gayet yavaş bir şekilde açılan kapıyla birlikte bir anlık gözlerinde şaşkınlık gördüğüm Siyah gözlerle buluştu mavilerim
tanımadığım birinin evinde üzerimde sadece bir tişörtle tanımdağım bir adamın karşısında duruyordum şimdi.
panikle bir o tarafa bir bu tarafa bakarken karşımda bana kızgınlıkla bakan adam yanıma varmıştı bile.. bileğimi sıkıca tuttu
parmaklarının izinin geçtiğini acısından anlamıştım...Yüzüm acıyan bileğimle kasılırken olanları tam olarak anlamayan kafamla, lal olmuş dilimin işlevini kazanması için zaman verdim. Kızmayacaktım anlamam gerekiyordu, en son pis adamın elleri boğazımdaydı ve sonrasını hatırlamıyordum, belki de beni buraya o getirmişti ama bu kadar lüks ona fazlaydı sanki
Karşımdaki adamın çatık kaşları çok kötü bir şey yapmışım gibi nefretle bakıyordu bana.
En sonunda bir şeylere açıklık getirip dilimin bağını çözdüm- ne yapıyorsun bırak
kolumu kendime doğru çekiştirmeye çalıştığımda ellerini milim gevşetmedi.. işte şimdi sinirlenmeye başlamıştım.En sonunda kolumu bana vermeyen adama bağırdım
-canımı acıtıyorsun
Yüksek çıkan sesimle buna ben bile şaşırmıştım.
Etrafıma deli gibi bakınarak bana anlamsızca bakan adamdan kurtulmaya çalıştım.
Delirecektim buraya nasıl gelmiştim kaç saattir yatıyordum burada?
üzerimdeki tşörte baktığını hissettiğimde gözüm dönmüştü sinirden.
- konuşsana be adam ne işim var burada sana diyorumGözünü üzerimden aldı
- sen kimsin diyerek geri çekildi
ne bok işin var benim yatağımda???Onun da sesinin benden farkı yoktu. sesimizi birbirimize duyurmaya çalışıyor,bir şeylere anlam vermeye çalışırcasına hırsla bağırıyorduk.
kokunun sahibine bakarak
Yüzüme yansıttığım şaşkınlık dolu ifadeyle daha çok sinirlendim.
Hem getiriyor hem de ne işim olduğunu sorguluyordu
- Amacın ne ? burada senin yatağındayım bir de bana bağırıyorsun asıl sen cevap ver nasıl geldim buraya?? Sen kimsin?
aldığı cevaplardan dolayı soluklarından daha çok sinirlendiğini farkettim. Beni parçalayacak gibi bakan siyahlara diktim mavilerimi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ZAAFI
ChickLitAteş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına... Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, hayatıma anlam veren mucizem ol... Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcakl...