○○Dipsiz bir kuyunun içine düşmüş yağmur tanesi gibi yanlız. Tek başına ve çaresiz. Herşey o kadar tez ve canlı gerçekleşmişti ki o anı bir türlü unutamıyordu. Hazar'ın gözlerine ilk defa yakından bakmıştı. Garip. Tuhaf hissetmişti. Hemde çok tuhaf. Yatağına nasıl geldiğini bile hatırlamıyordu Azra. Aklına sadece onu buraya kadar taşımış olması geliyordu. Nefret ettiği bir kızı kucağına alarak odasına kadar getirmiş olması onu utandırmıştı.
Azra saate baktı. 7:35 geçiyordu. Kalkmalıydı. Onun kurallarına uymak zorundaydı. Banyoya girdi elini yüzünü yıkadı ve vakit kaybetmeden üstünü giydi. Odadan çıkarken merdivenlere doğru ilerledi ama bir ses duydu...
Ses karşı odadan geliyordu. Azra merakına yenik düştü ve o odaya doğru ilerledi. Kulağını hafif kapıya doğru yaklaştırdı.
"Gitmeyin...
Benim hatam...
Benim hatam.
Beni de öldür...
Gitme.
Gitmeyin. Yalvarıyorum gitmeyin"
Azra duyduklarına inanamadı. Bu Hazar'ın odasıydı. Sayıklıyordu. Aslında rüyasında acı çekiyor gibiydi. Azra çivilenmiş gibi orda kalakaldı. Sesi gelmeye devam ederken. Birden kesildi. Azra yakalanmak istemiyordu hemen aşağıya mutfağa gitti.
Dün akşam söyledikleri aklına geldi. O çok acı çekiyordu. Hemde çok. Azra duvardaki saatte bakınca saat 8'de hazır olucak demişti. Çok az zamanı kaldı. Vakit kaybetmeden çayı koydu ve hemen masayı hazırlamaya başladı. Eli oldukça hızlıydı o yüzden çok uzun sürmedi. Ve artık hazırdı.
Azra hazırladığı masaya bakarken. Yukardan Hazar usulca aşağıya indi. Azra'yı fark ettiğinde masaya dikkatini çekti.
"Kurallarıma uymaya başlamışsın" dediğinde masanın baş köşesine oturdu. Az önce rüyasında acıyla haykıran o değilmiş gibi hissetti. Sert ve acımasız duruşu hala yerindeydi. Ya da öyle durmak istiyordu.
"Başka bir seçeneğim yoktu"diye mırıldandı. Bu evde kalmak zorunda olduğunu biliyordu. Onun evi ve onun kuralları geçerliydi.
"Dün olanlar bir daha yaşanmayacak. Anladın mı beni?"Hazar sert bakışlarını Azra'ya çevirdiğinde. Korktu. Bir daha asla yapamazdı zaten.
"Evet..."diye mırıldandı. Onu patronu olarak kabul etmeliydi.
"Şimdi çayımı doldur"dediğinde Azra vakit kaybetmeden çayını koydu. Hazar kahvaltısına başlarken göz ucuyla ona baktı.
"Sen kahvaltı yaptın mı?"Diye sorduğunda başını olumsuzca salladı."Hayır..."dediğinde Hazar elindeki kaşığı sertçe tabağa bıraktı."Git yap o zaman..."Azra onun neden durup dururken sinirlenmesini bir türlü anlam veremiyordu. Ama dediği gibi yanından ayrıldı ve mutfak masasına oturdu.
O da aç olduğunu yeni anlamıştı. Dolaptan kendine mini bir kahvaltı hazırladı ve vakit kaybetmeden yedi.
Mutfakta oylanırken acaba yemiş miydi diye düşündü. Masayı kaldırmaya gitsem mi acaba. Azra en sonunda mutfaktan çıktı. Hazar kahvaltısını yapmıştı. Hazar'a bakmadan tabakları toplayamaya başladı.
"Bu senin..."Azra ne olduğunu anlamadan önüne bir kutu attı. Telefon kutusuydu. Azra eline alıp incelerken Hazar devam etti."İçinde numaram ve şirketin numarası kayıtlı. Bir sorun çıktığında ara..."diyerek çayından bir yudum daha aldı. Azra telefonu incelerken pahalı olduğu her hâlinden belliydi. Ve bunu kabul edemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILDI GÖKYÜZÜM
Teen FictionAcı çeken bir adam... Ona benzeyen bir kadın... Kaderin onları karşılaştırdığı yer... Adam o gün hep yapmak istediği şeyi bir başkasının yaptığını gördü. Hemde gözleri önünde... Bir kız atlamak için gözlerini kapattı. "Korkak..." Adam sadece bu keli...