32. • Mensis'in Arzusu •

5.6K 630 114
                                    

Mensis

Çift kanatlı kapıyı rüzgârı yönlendirerek kapatan Ashriel öfkeyle soluyordu. "Bu da ne demek şimdi? Onları göz göre göre ölüme mi göndereceğiz?"

Yüksek tavanlı odanın içinde dolaşmaya başladım. Burada kalacağım süreç için bana verilen bu oda son derece konforlu görünüyordu. Ashriel'e döndüm. "Sana bayılmıyorum kardeşim. Özellikle son olanlardan sonra bende çok şey eksildi. Zaten eksilen çoğu şey de yok oldu ama Routh... Kızın... O benim de kanımı tanıyor. DNA testi varşa şayet türümüz için, eğer yapılsaydı babasını ben zannedebilirlerdi. Onu önemsiyorum ve kötülüğünü istemiyorum."

"Sana nasıl güvenebilirim ki Mensis? Yüz yıllar boyu Evelyn'e bağnazlık yaptın. Elismera ve benim ölümüme sebep olabilirdin."

Başımı iki yana salladım. "Elismera, annemizin ölüm dokunuşuyla zehirlendiğinde Ash, onu hayata döndüren bendim. Bunu unutmamanı tavsiye ederim. Eşinle hiçbir derdim yok ama Routh benim de sorumluluğumda. Üstelik Evelyn'den almam gereken intikam listesi bir hayli kabarık. Senin tarafında değilim. Sadece aynı amaç uğrunda savaşıyoruz o kadar."

Ashriel kabullenmiş olmalıydı ki omuzlarını düşürdü. "Ne yapacağız?"

"Tenebris'le anlaşma yapacağız. Ne dediğini hatırla, o ikisi mühürlendiklerinde Routh karanlığına kavuşacak ve Tenebris o bedenden çıkmak zorunda kalacak. Kabuğu olmayan bir ruh varlığını koruyamaz. Tenebris kendi bedenine geri dönmek zorunda ve ben, sevgili kardeşim, onun bedeninin nerede olduğunu biliyor olabilirim."

Ashriel gülümsedi. "Pekâlâ, bu planı sevdim."

Başımı salladım. "Şimdi izin ver kızın bu büyük sorumluluğun altına girip girmeyeceğine karar versin."

Ashriel teras kapısına yaklaşıp bakışlarını pencerenin ardına çevirdi. "Lucian'a âşık. Bunu görmemek aptallık olurdu. Elbette kabul edecek."

Ona yaklaştım. "Ama endişelisin."

"Yalnızca tedirginim. Henüz hiçbir şey yaşamamış bir bebek. Lucian ona yetersiz gelirse..."

Hızla onu böldüm. "Bu olmayacak Ash. Routh bir bebek değil, görmezden gelsek de o çok güçlü bir kadın ve ne istediğini biliyor. Yalnızca bunu fark etmesi için zamana ihtiyacı var."

Ashriel başını salladı. "Haklısın."

Yakınlarda Anithea'nın varlığını hissediyordum. Bu hissi unutalı çok olmuştu. En son Elismera'yı son gördüğümde hissetmiştim. Ashriel'le yeminlerini etmek üzereydiler. Onlar yeminlerini ettikten sonra onunla aramızdaki bağların birer birer koptuğunu hissetmiştim. Ashriel'le ikiz olmamızın en acı yanıydı ruh eşimizin aynı kişi olması. İstemsizce bağlanmıştım Elismera'ya. Ashriel'le mühürlendiklerinde artık benim ruh eşim değildi ve bu aşama inanılmaz acı vermişti. Sanki ölmüş ve yeniden dirilmiştim ancak hiç olmadığım kadar eksiktim.

"Çok düşünüyorsun Mensis. Yaralı bir kalple ilgilenemem."

Anithea'nın sesi zihnimde yankılanmıştı. Bu olayı bu kadar çabuk kavraması ilgi çekiciydi. Buraya geldiğimden beri aklıma girip duruyor ve benimle sessiz bir iletişim sürdürüyordu.

"Kalbim yaralı değil, küçük kedi. Benim bir kalbim yok."

Anithea'nın öfkesini hissetmiştim. Bir klan şefi olan son derece güçlü bu kadın ona kedi dememe bozuluyordu. Yalan da değildi hani, dikey gözbebekleri onu ele veren ilk etkendi.

"Kedi mi? Sence ben kedi miyim? O kadar cahilsin ki Mensis... Bu uzun ömrün boyunca yaptığın tek şey düzüşmekten ibaret olmalı."

Söylediklerine şaşırmıştım. Bu yüzüme de yansımış olmalı ki Ashriel bana yaklaşıp, "Neler oluyor?" diye sordu.

Routhelia'nın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin