31. • Yüzleşme •

5.1K 624 79
                                    

Ashriel ve Elismera'nın malikânesinin bahçesinde derin bir sessizlik hâkimdi. Routh bozguna uğramış gibiydi. Hemen yanına ulaşmış ve ona sımsıkı sarılarak güçlü duruşunu korumasını sağlamıştım.

Hâlâ Routh'a sarılmaya devam ederken Liel'e döndüm. "Hepsi senin suçun. Sırf kendi bencilliğin için hepimizi riske attın. Sırf iblisten farksız bir yaratık için. İşbirliği yaptığın kişi seni asırlardır kandırıyordu Liel. Sen kadim bir safkansın. Nasıl bu kadar ihtiyatsız olabildin? Aklın nerede senin?"

Liel'in yüzü suçluluk duygusuyla gölgelenmişti. Biliyorum, pişmandı. Zaten onu şuracıkta öldürmememin tek sebebi içinde biraz olsun vicdan barındırmasıydı.

"Bunca zamandır Evelyn'in sizden bir adım önde olmasının sebebi bu olmalı," dedi Mensis. Bakışları Routh'un üzerindeydi. "Köstebeği çok iyi bir yerde saklanmış. Planımızdan, olacak her şeyden haberi var."

Ashriel, "Peki Tenebris neden Feel Büyücülerini çağırıp Evelyn'e acı çektirdi?" diye sordu.

Mensis düşünceliydi. "Belki de aralarında bir anlaşmazlık çıktı. Bunu öğrenmenin tek yolu Tenebris'le doğrudan konuşmak."

Routh korkuyla başını iki yana salladı. "Asla! Bir parçam olduğuna inandığım o yaratığı asla ortaya çıkarmam! Yıllarca kendimle çeliştim. İçimde kötülüğün kaynağı vardı ve ben daima ona karşı çıktım. Kana susamışlığım hat safhadayken Evelyn bana Ashriel'in öfkesinden ve Karanlık Bağ kehanetinden bahsedip durdu. Böyle bir anne ve babaya sahip olmanın karşılığının karanlık tarafta hüküm sürmek olduğuna inandırdı beni. Kedimi suçladım. İyi tarafta olmak istedim ama olamayacağımı biliyordum. İçimdeki yaratık buna inanmamı sağlamıştı. Onu ruhumun bir parçası sanıyorken şimdi öyle olmadığını öğreniyorum. Hayatımın mahvedildiği yetmezmiş gibi her şey daha da kötüye gidiyor!" Routh kollarımdan sıyrılarak Liel'e doğru koştu. "Seni hain!"

Saniyeler içerisinde önüne geçerek onu kollarımın arasına hapsettim. Routh onu bırakmam için çırpınıyor, göğsüme narin elleriyle güçlü darbeler indiriyordu.

"Yoruldum Lucian!" dedi haykırarak. Gözyaşları yanaklarından dökülüyordu. "Benim dışımda herkes benim adıma kararlar alıp durdu. Bir hayatım yok. Uykularım kâbuslarla süslü. Geçmişim işkence dolu. O hücrede senin kokunu ilk kez aldığımda her şey bitti sanmıştım. Beni kurtardın sanmıştım ama her şey gittikçe daha kötü bir hal alıyor!"

Elismera ve Ashriel bize yaklaştıklarında Routh onlara doğru dönüp anne ve babasına sarıldı. Hiç durmadan ağlıyordu. İçim paramparçaydı. Buna dayanamıyordum. Ashriel acı dolu gözlerle kızına bakıyordu. Elismera da kızıyla beraber ağlıyordu. Evelyn'i öldürmek istiyordum. Onu paramparça etmek istiyordum.

Mensis yalancı bir öksürükle dikkati üzerine çekti. "Routh'u uyutmalıyız. Tam dönüşüm bizim için riskli olabilir ama Routh uykudayken Tenebris astral bir bedende açığa çıkacaktır. Onunla konuşmalıyız."

Routh, duruşunu dikleştirerek gözyaşlarını sildi. "Bu mümkün mü?"

Ashriel, "Evet," dedi. "Sen uyurken Tenebris seni koruyor ve astral bir bedenle bu boyutta var olabiliyor. Lucian da onu görmüştü."

Mensis başını salladı. "Sen uyanıkken onun için bir kapı görevi görüyorsun. Tenebris bu boyutta somut anlamda bulunmuş oluyor ama uyurken bu mümkün değil."

"Tenebris neden bizimle işbirliği yapsın ki?" diye sordum.

Mensis gülümsedi. "Saklı Kalanlar asla yalan söylemez."

"Peki bunu nasıl yapacağız?" diye sordu Routh.

Routh'un zihnine odaklandım. Dudaklarımı aralayıp fısıldayarak konuştum. "Somnus." Yaptığım uyku büyüsü etkisini gösterirken Routh'u hızlıca tuttum ve onu kucağıma aldım. "Şimdi ne yapacağız?"

Routhelia'nın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin