Routh
Yatağımda uzanmış, öylece bekliyordum. Huzursuzdum. Lucian ve babamın çıktığı arayıştan ellerinin boş dönme olasılığı beni korkutuyordu.
Liel'in planı bir noktaya kadar mantılıydı. Kâhinlerimiz doğrulamıştı, Saklı Kalanlar bir gün muhakkak özgür kalacaktı ancak hükümdarlarının kim olacağı muallaktaydı. Böylesine bir güç Evelyn'in kontrolüne bırakılamazdı. Kimseye bırakılmamalıydı. Raiel'in onları zamanında neden yok etmeyip hapsettiğini kimse anlayamıyordu ancak Liel buna da bir açıklık getirmişti. Saklı Kalanlar, hükümdarları tarafından yok edilemiyordu. Tabiat, doğa ana ya da her neyse, buna izin vermiyordu. Ruh eşlerinin birbirine zarar veremiyor oluşuyla örtüşüyordu.
Zihnimde Lucian'n varlığını hissedince düşüncelerimden sıyrıldım. "Mensis'i bulduk."
Gergince ayağa kalktım. "İkna ettiniz mi?"
"Evet, bize yardım etmeyi kabul etti ancak Dünya'ya mühürlenmiş. Bu mührü kırması için Liel'le iletişime geçtik. Yakında orada olacağız."
Lucian zihin bağımızı kesmeden hemen önce sıcacık hislerle doldurmuştu içimi. Beni özlemişti, bunu biliyordum. Yaşananları düşündüm. Ona karşı hissettiğimi bile fark edecek vakit bulamadığım hislerimi düşündüm. Her şey çok hızlıydı. Birçok şey kontrolümüz dışındaydı. Ona ihtiyacım vardı. Onunla uzun vakit geçirmeye, onu dokunuşlarımla iyi etmeye, sevip sarmaya ihtiyacım vardı. Onun tarafından bu saydıklarımı deneyimlemeye de öyle.
Odamın kapısının tıklatılmasıyla oraya doğru döndüm. Kapı açıldı ve annem içeri girdi. "Müsait misin Routh?"
Başımı salladım. "Elbette."
Odanın ortasına doğru ilerledi. Çok güzel bir kadındı Elismera. Onu anımsattığımı düşünüyordum zaman zaman. Her ne kadar benzemiyor olsak da...
"Benziyorsun," dedi.
"Düşüncelerimi okuduğunun farkında değildim."
Gülümseyerek bana yaklaşıp ellerimi avuçlarına aldı. "Kasten değildi. O kadar bariz bir düşünceydi ki ortada dolaşıyordu sanki. Bana benziyorsun. Baban kirpiklerinin bile bana benzediğini söylüyor hatta. Seni henüz kucağımıza aldığımız günlerde sürekli bana benzerliklerini sıralamıştı." Gözleri dolu dolu oldu birden. "Büyüyüşünü kaçırdık..."
Ona sarıldım hemen. O da hem kollarını, hem de kan kırmızısı kanatlarını beni sarıp sarmalamak için kullanmıştı. Konuşmadık. Buna gerek yoktu. İkimiz de birbirimizi anlıyorduk.
Birbirimizden uzaklaştığımızda annem gözyaşlarını silip güçlü duruşuna kavuşmaya çalıştı. "Liel sesleniyor. Anithea burada."
~~~
Malikânenin bahçesindeydik. Evelyn'in bizi gözetlememesi için gerekli tüm koruma büyüleri yapılmıştı. Liel'in bizim yanımıza gelmesiyle Evelyn hücresinden kurtulmuştu ve şimdi nerede olduğunu Tanrı bilirdi. Şu an bu bilgi çok da önemli değildi. Yalnızca elimizi çabuk tutmalı ve ondan önce davranmalıydık.
Liel, hemen yanında durmakta olan egzotik görünümlü kadına baktı. "Anithea bizim için geldi ve müttefikimiz olmayı kabul etti."
"Ne karşılığında?" diye sormadan edemedim.
Anithea yeşil gözlerini doğrudan bana çevirmişti. Bir kediyi andıran dikey göz bebekleri insanı bakmaya zorluyordu. "Güç karşılığında, Beyaz Kadın."
Liel konuşmayı devralmıştı. "Anithea bir şekildeğiştiren kalnının şefi ancak aynı zamanda bir melez. Annesi bir İmperium. Klanı, safkan olmadığı için ona saygı göstermiyor. Anithea da kendini gücüyle ispat edecek ancak bunun için Mensis'le mühürlenmesinden elde edeceği güce ihtiyacı var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Routhelia'nın Kalbi
Fantasía• Tamamlandı • • İmperium - II • Melek Dokunuşuna sahip bir İmperium, en kötüyü devirecekti. Kötülüğün ta kendisi olan Evelyn, bu kehaneti görmezden gelemezdi. Ölmemek için Melek Dokunuşu taşıyan tüm melezleri katletti. Biri hariç... Aradan bir ası...