23. • Yıldızların Önünde •

4.8K 493 37
                                    

Routh

Yürüyorum. Ayaklarımın altında yumuşacık çimenler var. Havadaki kan kokusu başımı döndürüyor. Aç olduğumu hissediyorum. Elimde ağır, çok ağır bir şey var.

Yürüyorum. Ayaklarımın altındaki ıslaklık merakımı uyandırıyor. Başımı eğip baktığımda kırmızı bir gölün ortasında buluyorum kendimi. Kan… Her yerde kan… Elimde ağır, çok ağır bir şey var. Sanıyorum bir mızrak. Mızrağın her yerinde kan lekeleri var.

Kanatlarımı iki yana açıyorum uçmak için. Benim… Kanatlarım mı var? Bir kanadımı öne getirdiğimde altın sarısı tüylerle karşılaşıyorum. Hayır, bunlar benim kanatlarım değil. Lucian’ın kanatları. Lucian… Hiç şüphesiz bu katliamın da baş mimarı.

“Burada ne işin var?”

Çevremde yankılanan ses aynı zamanda kafamın içindeydi sanki. “Lucian? Sen misin?”

“İznin olmayan sulardasın güzel Routh. Anılarıma sızmak yerine onları sana anlatmamı beklemeliydin.”

“İsteyerek yapmadım,” diyorum telaşla.

“Hadi, uyanma vakti.”

Gözlerimi açtığımda Lucian’ın altın sarısı gözleriyle karşılaşmıştım. Muzip bakışları yüzümde dolaşıyordu. “Günaydın.”

Olanları düşünmeye çalıştım. Karanlığımı uyandırmak iyi bir fikir değildi. Lucian’la mühürlenmenin ikinci aşaması da gerçekleşmişti. Geriye yalnızca tek bir aşama kalmıştı ve bu en mahrem aşamaydı. En korkulan. Tam anlamıyla birleştiğimizde neler olabileceğini düşünmek bile istemiyordum.

“Aklından geçenleri görüyorum Routh. Bundan korkmakta haklısın ancak her felaketin sonu muhakkak vardır.”

Elimi kaldırıp yüzüne dokundum. Sakalları avucumu gıdıklarken içimde hoş hisler uyanmıştı. Kanatlarını tembel bir şekilde arkasına salmıştı. Elimi kanatlarına kaydırdığımda Lucian’ın gözlerinde gölgeler dolaşmaya başladı. Bedeninden yayılan tehditkâr enerji ağız sulandırıcıydı. Ona dokunmamdan son derece keyif alıyor olmalıydı.

Başını salladı. “Evet ve senin aksine ben, bunu saklamıyorum.”

Kaşlarımı çattım. “Aklımı okuyup durma.”

Omzunu silkerek, “Elimde değil,” dedi. “Mühürlenme büyüsü aramızda sürekli bir enerji akışına sebep oluyor. Buna akıl okumak da dâhil. Bu kasıtlı değil, tamamen istem dışı. Sanki ben senmişim gibi.”

Yatakta kalkıp sırtımı yatak başlığına yasladım. Lucian az da olsa geri çekilmişti ancak ben yine de etkisinden sıyrılamıyordum. Neler oluyordu? Ona karşı koymak neden bu kadar zor bir hal almıştı? Lucian güldü. Ah, düşünmeyi kesmeliydim. Ruh eşi ifşa mekanizması çalışır haldeydi.

Uzanıp elimi avucuna aldı. “Korktuğun nedir?”

“Görmüyor musun?” diye sordum.

“Düşünceleri görebiliriz Routh, hisleri değil.”

Bakışlarımı pencereye çevirdim. “Güçlerim beni daima ürküttü Lucian. Feel Büyücüleri Evelyn’in esaretinde arkadaşlık ettiğim ruhani varlıklardı. Onları çağırabilmek basit bir eylem değil ya da birkaç sihirli kelime yeterli olmaz. Karanlığım ise sizinki gibi saf bir güç değil, o benim bambaşka bir yanım. Sanki benden iki tane varmış gibi ve o benim diğer yanım gibi. Bir ismi bile var.”

“Bu ismi ona sen mi verdin?”

Başımı iki yana salladım. “Hayır, bir anda zihnimde beliren bir şeydi.”

Routhelia'nın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin