Bölüm 7: Yalanlar

779 35 7
                                    

 "Her hikayenin bir yalancısı vardır. Bu dünyada olduğu gibi..."

 Atkuyruğu yaptığım saçımı biraz daha sıkıp aynadaki görüntüme baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Atkuyruğu yaptığım saçımı biraz daha sıkıp aynadaki görüntüme baktım. Ruh gibiydim... Her zamanki gibi. Masamın yanında duran çantamı alıp merdivenlerden aşağı indim. Dün geç kaldığımız için kahvaltı yapmamışlardı ama bugün bizi kaldıran Esma teyze olduğu için kahvaltı yapmalarına fırsat olmuştu.  Mutfağa vardığımda her zamanki gibi kahvaltı yapmak yerine dolaptan bir kupa alıp kendime kahve koydum. 

 "Günaydın!" Ezgi her zaman olduğu gibi bugün de neşeliydi. "Günaydın..." dedim onun tam tersi bir tonda. Ezgi "Ay, sen ne kadar mutlusun öyle ya. İçim açıldı vallahi." diyerek benimle dalga geçtiğinde sadece gülümsemekle yetindim.

 Herkes kahvaltısına devam ederken telefonumun çalmasıyla sessize almadığımı fark ettim. Pantolonumun cebinden telefonumu çıkarttığımda yabancı bir numaranın aradığını gördüm. Yine mi?(!)

 "Efendim?"

 "Figen Kaya orada mı?" Figen Kaya... Annem... Ne oluyordu? Deliriyor muydum? Ya da biri benimle oyun mu oynuyordu?

 "Ben kızıyım. Siz kimsiniz?" İlk önce karşıdan derin bir sessizlik ve ardından kesik öksürükler geldi. 

 "Ah, Denizciğim, seni tanıyamadım." Daha da çatılan kaşlarımla anlamayarak telefona baktım. Bu kadın beni nereden tanıyordu?

 "Pardon, beni nereden tanıyorsunuz?" Ve tekrar kesik öksürük sesleri. 

 "Ben... Sanırım kapatmam gerekiyor. Beni gece yarısı ara. Lütfen..." Dıt, dıt, dıt...

 Hiçbir şey anlamadan telefona bakmaya devam ettiğimde Erdem Amcanın sesiyle kendime geldim. "Kimmiş?" Başımı iki yana sallayarak "Bilmiyorum, söylemedi. Annemi sordu, bir de onu aramamı söyledi." 

 Sessizlik devam ederken Ezgilerin ayaklanmasıyla ben de onları takip ederek montumu giyip çantamı omzuma attım ve evden çıktık. Sürücü koltuğuna her zaman olduğu gibi Çetin oturup yanına da Uğur yerleşti. Ezgi ve ben de arka koltukta otururken Çetin arabayı çalıştırıp okula sürdü. 

 Arabayı eski mavi bir binanın önüne park edince sırayla arabadan inip okula doğru ilerledik. Kahvaltıdan beri süren sessizlik biz sınıfa girene kadar devam etmişti. Sınıfa girdiğimizde ise Edebiyat hocası duyuru yapıyordu ve bütün sınıf onu dinliyordu. Sessizce yerlerimize geçip bizde hocayı dinlemeye başladık.

 "Tekrar ediyorum... Herkes sınıfın panosuna astığım listeden proje eşini bulabilir. Bir sorun çıkarsa yanıma gelirsiniz. İyi dersler..."

 Hoca sınıftan çıktıktan sonra herkes sürü halinde sınıfın panosuna yönelip listeye bakmaya çalışıyordu. Listeye bakıyor gibi değil de sanki savaş çıkıyor gibiydi. "Oğlum öleceksiniz şimdi, bir açılın."

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin