Bölüm 9: Doğrular

694 33 7
                                    

 "Söylediğim doğrular, söylediğim yalanları örtmeye yetmiyordu..."

 Ölüyor muydum? Ölüm böyle bir şey miydi? Aynı anı ikinci kez yaşıyordum ve bu sanki daha farklıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Ölüyor muydum? Ölüm böyle bir şey miydi? Aynı anı ikinci kez yaşıyordum ve bu sanki daha farklıydı. Ciğerlerim yanıyor, nefes alırken boğuluyordum. Ölüyordum... Bu kez mutlu ölüyordum ama. Bir kahraman olarak, babamın kahramanı olarak. Her kahraman gibi mutlu ölüyordum. Bu kez gözümden süzülen yaş acıdan değildi, bu yaş gözümden mutluluk için süzülüyordu bu kez.

  Gözlerimi bir karanlığın daha içine açtığımda ilk önce acıyan gözlerimi ovuşturdum. Neredeydim ben? Yattığım yeden başımı kaldırdığımda odamda olduğumu gördüm. Odam... Terk edip gittiğim odam... Başımı sola çevirdiğimde Çetin'in yatağımın yanındaki tekli koltukta ellerini göğsünde birleştirmiş bir şekilde uyuduğunu gördüm.

Yatakta doğrulduğumda yaşananlar aklımın ucundan bir film şeridi gibi geçti. En son denize atlamıştım ama şimdi odamdaydım. Aklıma babam gelince korkuyla yerimden kalkmaya çalıştım ama tam kalkarken başımın dönmesi buna engel oldu. "Ah!" Bir süre gözlerimi kapatıp başımı ovdum ama başım hâlâ dönüyordu.

 "Deniz! İyi misin? Ne oldu?" Harika... Çetin'i de uyandırmıştım. "Yok bir şeyim, sadece başım döndü bir an." diyerek sırtımı yatağın başlığına yasladım ve suçlu gözlerle Çetin'e baktım. Bana sen ne yaptın der gibi bakıyordu. 

 "Neden bize söylemedin? İstediğin zaman söyleyebilmen için hep yanındaydım. Ama istediğin zamanı beklemeyeceğim ve sen de bana şimdi olan biteni anlatacaksın." Çetin beni azarlıyor gibi değil de küçük bir çocuğu uyarıyor gibiydi.

 Ben sessizliğimi korurken Çetin elinde olduğunu yeni fark ettiğim küçük bir kağıdı bağdaş kurduğum bacaklarımın üstüne bıraktı. Kağıdı elime aldığımda gülümsemeden edemedim, bu kağıt Çetinlerin beni fark etmesi için bıraktığım kağıttı. 

 "Nasıl anladın?" Çetin omuzlarını silkti. "Güzel ve Çirkin hikayesini Ezgiye sordum ve Güzel'in Çirkin'in şatosuna gitme nedenini öğrendim." 

 "Peki Çirkin dediğim kişinin Selim olduğunu nasıl anladın?" Şuan annesini sıkan meraklı bir çocuk gibi göründüğümü tahmin edebiliyordum.Ama bunları öğrenmem lazımdı.

 "Çünkü Selim sınıfa ilk geldiğinde ona Çirkin demiştin. Zaten Selimle ilk karşılaştığınızda yüzünün kireç gibi olmasından şüphelenmiştim ama seni sıkmak istemediğim için çok üstüne gelmedim." Başımı sallayarak onu onayladığımda odayı derin bir sessizlik kapladı. Elimdeki notu alıp tekrardan okudum.

 "Güzel'in de Çirkin'in şatosuna gitmesi için bir nedeni vardı..."

 Evet, bıraktığım not biraz saçmaydı ve her şeyi direkt söyleyebilirdim. Ama eğer her şeyi direkt söyleseydim Selim onlar not bıraktığımı öğrendiklerinde babama bir şey yapabilirdi. En azından onlara gittiğimi söylemedim diyerek kendimi savunabilirdim.

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin