Bölüm 6: Kaplumbağa İle Akrep

854 35 10
                                    

"Yaradılışım gereği her fırsatta iğnemi başkalarına batırırım..."

Alarmın sesini duymamla gözlerimi açtım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alarmın sesini duymamla gözlerimi açtım. Ah! Bugün okul vardı. Dün gece sürekli kabus görüp terler içinde uyanmıştım. Bu bütün gece birkaç kere tekrarlanmıştı.  Umarım bağırışlarımı kimse duymamıştır. 

 Yataktan kalkıp banyoya gittim ve rutin işlerimi halledip çıktım. Dolabımdan formamı çıkartıp üstüme giydim. Formalardan cidden hoşlanmıyordum. Saçlarımı tarayıp tepemden atkuyruğu yapacağım sırada kapımın çalınmasıyla kapıya döndüm. "Gel!"

 Ezgi kıvırcık saçlarını topuz yapmış bir şekilde yanıma gelip yanaklarımı sıkdı. "Amanın da aman, bizim küçük kızımız büyümüş de okula mı hazırlanıyormuş?" Ben Ezgi'ye garip bakışlarımı yöneltirken o hâlâ yanaklarımı sıkmaya devam ediyordu. "Ezgi tam olarak ne yapıyorsun şu anda?" Anında yanaklarımı bırakıp dudak büktü. "Vallahi ben de bilmiyorum. Bir enerji patlaması var sabah sabah bende." Başımı aşağı yukarı salladım. 

 Uğur uykusundan yeni uyanmış bir halde odanın açık kapısından bize bakıyordu. "Kızım deli misin sen? Niye sabahın köründe manyak manyak hareketler yapıyorsun ya?"

 Ezgi, Uğur'a gözlerini devirirken Çetin de odasından hazır bir şekilde çıkıp Uğur'un ensesine vurdu. "Ulan geri zekalı, hadi bu kızlar sabahın köründe manyak manyak hareketler yapıyor. Sen niye hâlâ hazır değilsin? Dersin başlamasına yarım saat var." Uğur büyük bir şok ve abartılı tiz bir çığlıkla odasına koştu. 

 "Bağırma salak, babamı uyandıracaksın." diyen Çetin'e "Babam erkenden gitti." diye karşılık verdi Uğur. Hep beraber aşağı inip montlarımızı giydik ve Uğur'u beklemeye başladık. Uğur yaklaşık on dakika sonra yanımıza gelip ayakkabılarını giydi. Dışarı çıktığımızda dün geceki yağmurun hâlâ devam ettiğini fark ettim. 

 Herkes arabadaki yerlerini aldığında Çetin arabayı çalıştırıp okula doğru yol aldı. Cebime koyduğum telefonumu sessize alıp çantama attım. Umarım hocalar arama yapmazlar. 

 Okula vardığımızda hepimiz de arabadan teker teker inip okula ilerledik. Tam o anda aklıma takılan bir şeyle Çetin'e döndüm. "Bir dakika ya, senin üniversite okuman gerekmiyor muydu? Ezgi, bir yaş büyük olduğunu söyledi." 

 Tek kaşını kaldırarak "Hayatında hiç duydun mu bilmem ama sınıfta kalmak diye bir şey var." dedi. Onu umursamadan Ezgi'nin girdiği sınıfa girdim. 12/D. Sınıfta acayip bir gürültü vardı. Sanırsam hoca daha gelmemişti ve bütün öğrenciler bu yüzden kendi hallerinde takılıyorlardı. Sınıfa girdiğimde birkaç kişi bana dönmüş olsa da hepsi de umursamadan önlerine döndüler. Diğerlerin ise ruhu bile duymuyordu. Ezgiyi takip ederek ilerledikleri sıraya yöneldim. Cam kenarındaki en arka dört sıra onlarındı ve Çetin ile Ezgi en arkada otururken Uğur onların hemen önünde tek başına oturuyordu. Aval aval baktığımı fark eden Uğur eliyle yanına oturmamı işaret ettiğinde omuz silkerek yanına oturdum. 

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin