Bölüm 15: Birlik Olacağız

472 24 11
                                    

"Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!"

 "Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1 hafta sonra, 27 Mart...

Ormanın içinde koşturup dururken en sonunda nefessiz kaldığım için bir ağaca elimi koyup dinlenmeye karar verdim. Neredeyse yirmi dakikadır aralıksız ormanın içinde koşturuyordum. "Kaçamayacağını söylemiştim." Duyduğum sesle hızla arkama döndüm. Oradaydı, yavaş adımlarla yüzündeki zafer gülümsemesiyle bana doğru geliyordu.

Bir iki adım geri giderken hâlâ üstüme geliyordu. Adımlarımı hızlandırıp geri geri gitmeye başladığımda ayağıma bir şey takılmasıyla durdum. Başımı omzumun üstünden yan çevirip arkama baktığımda sonunda bir uçuruma vardığımı fark ettim. Uçurum kenarındaki bir taşa takılmıştım.

"Daha fazla çabalama, kaçacak yerin yok." Selim'in hâlâ bana doğru geldiğini görünce çaresizce etrafıma bakındım. Kaçacak yerim kalmamıştı. Bir anda beni kolumdan tutup sırtımı ağaca yaslamasıyla küçük bir çığlık attım. Kolumu bırakıp boğazımı sıkarken kulağıma doğru eğilip fısıldadı.

"O kızı Çetin öldürdü." Her ne kadar 'O yapmadı!' diyerek bağırmak istesem de sesim çıkmadı. Çok yüksek sesle konuşsam da sesim çıkmıyordu. Nefes alamadığımı hissettiğimde halen söylediği şeyi fısıltılarla tekrar ediyordu.

"O kızı Çetin öldürdü... Çetin artık bir katil... O kız öldü... Onu Çetin öldürdü..."

Serbestçe sallanan ellerimi kaldırıp boğazımı sıkan ellerini çekmeye çalıştım. Tüm gücümü kullanmama rağmen etkilenmiyordu. Tırnaklarımı koluna geçirdiğimde bile kımıldamadı. Boğuluyordum... Nefes alamıyordum...

Sıçrayarak uyandığımda kabus gördüğümü anlamam çok uzun sürmedi. Etrafıma bakındığımda çatı katındaki koltuğun üstünde olduğumu gördüm. Dün gece içtiğim kahveler ve ilaç yüzünden bir türlü uyuyamamış, çatı katına çıktığımda uyuyakalmıştım. Üzerimden atıp yere düşürdüğüm battaniyeyi alıp koltuğun üzerine koydum ve terden ıslanmış saçlarımı geriye attım.

Nefesimi yavaş yavaş düzene soktuğumda yavaşça koltuktan kalkıp şarja taktığım telefonu kablosundan çıkarttım ve saate baktım. Saat neredeyse altı buçuktu, hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı bile.

Bugün tekrar mahkeme vardı. Her ne kadar bir hafta boyunca Selim ile konuşsam da böyle bir şey yapmadığını ve olaylardan bile haberi olmadığını söylüyordu. Tabii ki de buna inanmamıştım ve inanmayacaktım.

Bir hafta boyunca her gün Uğur ve Ezgi ile birlikte Çetin'i ziyaret etmek için yanına gidiyorduk ancak bir hafta boyunca ziyareti kabul ettirmemişlerdi. Henüz tam bir karar verilmediği içindi. Sadece Erdem amca bir kere görmüştü. O da polis olmasından kaynaklanıyordu ve konuşamamıştı bile. Sadece uzaktan görüp gitmişti.

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin