Bölüm 17: Işıklarla Dolu Oda

415 21 1
                                    

"Karanlığının içinde boğulduğumuz o oda, keşkelerimizi yok ettiğimizde aydınlanacak mıydı?"

"Karanlığının içinde boğulduğumuz o oda, keşkelerimizi yok ettiğimizde aydınlanacak mıydı?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Sıçrayarak bir kabustan daha uyandığımda korkuyla etrafıma baktım. Odamdaydım... Yatağımdaydım... Güvendeydim... Yutkunup elimle alnımdaki teri sildim ve yüzüme  gelen saçlarımı arkama attım. Üzerimdeki yorganı yanıma doğru attım ve yataktan kalktım. yavaş adımlarla banyoya ilerledim ve musluğu açıp yüzümü yıkadım. Musluğu kapatıp yüzümden damlayan soğuk suya aldırmadan yanımdaki havluyla yüzümü kurulayıp yerine geri astım. 

 Aynadaki yansımamdan kendime baktım. Her zamanki Deniz Kaya işte... Bir kabusun daha etkisiyle yüzü bembeyaz olmuş, gözleri şiş ve kızarık, boynu ve yüzü kendi tırnak izleriyle dolu. Mermer tezgahın üstünde bulduğum bir toka yardımıyla saçımı dağınık şekilde ördüm. 

 Sürekli ilaç içtiğim için uykum olmuyordu ve bu an da uykumun olmadığı anlardan biriydi. Oflayarak banyonun ışığını söndürdüm ve banyodan çıktım. Sokak lambasından vuran loş ışık odamı aydınlatmaya çalışırken üzerime hırkamı geçirip odamdan çıktım.

 Evet, yine çatı katına çıkıyordum. Oranın çok güzel bir havası vardı. Büyük camdan dışarıyı izlerken her şeyi unutuyordum sanki. Ve benim şuan bir şeyleri unutmaya ihtiyacım vardı. Eğer unutmazsam kafayı yemem an meselesi olurdu. 

 Telefonumu hırkamın geniş cebine koydum ve merdivenlere ilerledim. Gıcırdayan merdivenleri ses çıkarmamaya çalışarak çıktım ve çatı katının kapısını araladım. İçerideki dörtlü koltuğun üzerinde Çetin'in uyuduğunu görünce kapıyı kapatmaya kalkışsam da her şey için çok geçti, çünkü beni görmüştü.

 "Gelsene." Yavaşça içeriye girip kapıyı kapattım ve telefonuyla uğraşan Çetin'in yanına oturdum. Yanına oturunca elindeki telefonu kapattı ve kenara koydu. "Yine mi uyku tutmadı." Başımı yavaşça sallamakla yetindim. "Bu aralar uyku ikimizi de bulmuyor."Hiç bir şey demeden sessizliğime devam ettim. "Nasıl güveneceğim ben sana?" dedi gülerek. Şaşkınlıkla ona baktığımda "Daha dakikasında sözümden çıkmışsın" diye ekledi.

 Yazıklar olsun Uğur! Bulduğu ilk fırsatta beni şikayet etmişti. kızarmış gözlerimi gözlerinden kaçırıp yerdeki halıya baktım. "Özür dilerim..." diye mırıldandım. "Özür dilemen gerekmiyor ama bunu yapmamalıydın." 

 "Ama sana çok büyük bir suç attı. Bir de üstelik ben yapmadım diyordu." Bakışlarımı ona çevirdiğimde kaşlarımı çattım. "Kaçarken Uğur'un bacağına da tekme atmışsın." dedi yine gülerek. Dudağımı ısırırken ben de gülümsedim. "Çok mu acımış?" Başını iki yana salladı. "Kötüye bir şey olamaz, boş ver."

 Başını hafifçe sağına doğru yatırdı. Kaşlarını kaldırarak uyarıcı bakışlar attığında hangi konuyu açacağını anlayarak parmaklarımı çıtlattım. "Bir de şu disiplin mevzusu var tabii." dediğinde bu kez gülmüyordu. Çıtlatacak başka parmağım kalmadığında sustum. "Ne diye gidip Edebiyat Hocasına sataşırsın ki?" 

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin