"Gökyüzünde bizden kaçarken kaybolan yıldızlar saklı."
"Deniz." Yanımda oturan Uğur'un bana fısıldayarak seslenmesiyle başımı çözdüğüm testten kaldırıp Uğur'a baktım. "Efendim?" Göz ucuyla masasında kitap okuyan İngilizce Hocasının bize bakıp bakmadığını kontrol edip önüne geri döndü.
"Ben yıldım bu hocadan ya, kadın ders işlese bir dert işlemese bir dert. Çocukları serbest bırakacağım derken test çözmeyi nasıl kastedebiliyorsun?" Uğur'a katılarak "Aynen ya, kadın bizi turist ilan edecek yakında." dedim.
Şu an öğleden sonraki ikinci dersteydik ve İngilizce Hocamız sağ olsun bize test çözdürüyordu. Her ne kadar Ezgiler okula gelmeyip biraz daha dinlenmem için dirense de devamsızlıklar yüzünden gelmiştim ve yavaş yavaş geldiğime pişman olmaya başlıyordum.
"Kadın Bihter Ziyagil'e benziyor sanki." Uğur bilmiş bir edayla başını hafifçe geri atmış ve bir elini çenesine koymuştu. Hemen arkasında oturan Ezgi de onu duymuş olmalıydı ki o da gözlerini kısarak hocayı incelerken "Yok be..." dedi. "Bu kadın baya Gülşah Şahin'e benziyor."
"Sence kime benziyor Deniz?" Biraz düşünüp "Bence de Gülşah'a benziyor." dediğimde Uğur kaşlarını kaldırarak hayretler içinde bana baktı. "Neresi benziyor ya, bildiğin Bihter bu!" Hocanın duymaması için fısıldayarak konuşuyorduk.
"Bak gözleri falan benziyor işte!" Her ne kadar hocanın beni fark etmeyeceğini düşünsem de bir anda elindeki kitabı masanın üzerine bırakmasıyla irkildim. "Deniz, Ezgi ile yer değiştir kızım. Bendeki de kafa yahu, car car konuşuyorsunuz!" Yüzümdeki 'sıçtık' ifadesiyle Uğur'a baktığımda geçmem için yer verdi. Yapabildiğim en şirin yüz ifadesiyle hocaya bakıp "Bu seferlik affetseniz." diyerek şansımı denedim fakat hocanın yüz ifadesini görünce anında vazgeçerek "Anladım." deyip masanın üzerindeki birkaç parça eşyayı toplayıp sıradan çıktım.
Söylenerek ayağa kalkmış Ezgi'nin yerine geçtim. İki derstir aralıksız test çözüyoruz, beş dakika muhabbet de mi etmeyelim yani? Çetin'in yanına oturduğumda gülümsemesini saklamaya çalışıyordu. "Ne o, çok mu hoşuna gitti hocanın bana ayar çekmesi?" Hâlâ gülümsemesini saklamaya çalışırken başını iki yana salladı. "Kadının, senin benimle oturunca daha çok konuşacağını bilmemesi üzücü." Sessizce güldüğüm sırada o tebessüm etti. Haklı sayılırdı.
Geri kalan iki dersi daha sıkılarak geçirdikten sonra nihayet eve dönebilmiştik. Eve geleli yaklaşık üç saat olmuştu ve geldiğimizden beri sadece salonda yayılmış ya televizyon seyrediyorduk ya da telefonlarımızda takılıyorduk. Hava kararmak üzereydi ve ben de sıkıntıdan patlamak üzereydim.
"Ay, içim şişti vallahi! Kalkın bir şeyler yapalım." Üçümüz de Ezgi'ye boş boş bakarken Uğur "Ne gibi şeyler?" dedi. Ezgi'nin omuzları anında düşerken bıkkın gözlerle Uğur'a bakıyordu. Eliyle üçümüzü gösterip "Sizin var ya... İçiniz ölmüş, içiniz. Geldiğimizden beri tek işiniz bir televizyon izlemek, bir telefona bakmak." dediğinde Uğur onu dürttü. "Dur kız, dur! Bizimki geldi, bak." Üçümüz de Uğur'un hararetle izlediği televizyona baktık. Televizyonda her zamanki gibi Aşk-ı Memnu'nun eski bir bölümü vardı ve şu an Firdevs Hanım, yine Bihter'e aptallık etmemesini söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA
Mystery / ThrillerKafamı camdan çıkarıp gökyüzüne doğru baktım. Fırtına yüzünden kar taneleri gözümün önünden film şeridi gibi geçerken derin bir nefes aldım. Kim bilebilirdi ki bir su damlasının aylar sonra bir fırtınada kar tanesi olarak düşeceğini? Bir insanın ha...