"Çünkü en çok zarar görenler, en çok yükselecek olan kişilerdir."
"Şimdi anlatabilirsin." Dersimiz çoktan bitmişti ve okul çıkışı en yakın kafeteryaya gelip en ücra masalardan birine geçip oturmuştuk. Onlara öğretmenler odasında yaşanan her şeyi anlatacaktım ve artık zamanı gelmişti. Etrafıma bakınıp kimsenin olmadığından emin olduğumda yutkunup anlatmaya başladım.
"Öğretmenler odasına çıktığımda Selim ile karşılaştım." dememle üç çift göz de neredeyse yerlerinden fırlayacak kadar açılmıştı. "Bana bir şey yapmadı tabii ki." diye eklediğimde üç çift göz eski halini aldı. "İstediği şeyin babamın onlara olan borcu değil, bize acı çektirmek olduğunu söyledi. Kontrolün onda olmadığını, amacının bize acı çektirmek olduğunu ve ona böyle emredildiğini söyledi."
Ezgi şaşkınlıktan dolayı kaşlarını kaldırıp "Peki bunu kim emretmiş?" diye sordu. Derin bir nefes alıp çaresizce başımı iki yana salladım. "Bilmiyorum..." Uğur'a baktığımda şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememiş haldeydi. Çetin ise kaşlarını çatmış bir şey düşünüyor gibiydi.
"Şimdi ne yapacağız?" Uğur herkesin aklındaki soruyu masaya koymuştu. Şimdi ne yapacağız? Cevabını kimsenin bilmediği bir soruydu.
"Bilmiyorum ama bu savaşın bitmesi için acı çekmemiz gerekiyor. Başka türlü bu savaşı bitirmeyecek." Acı çekmemiz, hatta zarar görmemiz gerekiyordu. Yoksa bu savaş bitmeyecekti. Çetin'in telefonu çaldığında masada bir sessizlik oluştu. Çetin telefonu açıp onaylarcasına mırıltılar çıkartıp saniyeler içinde telefonu kapattı.
"Esma teyze aradı. Marketten alınacaklar varmış, onları almamız gerekiyor." dediğinde herkes ayaklandı ve hesabı ödeyip markete gittik. Markete girdiğimizde Uğur girişten bir sepet aldı ve ilerledik. Reyonların arasında gezinirken Çetin de Esma teyzenin mesaj olarak attığı alınacaklar listesinden bakarak sepeti dolduruyordu.
Kısa süre içerisinde oradan da çıkıp arabaya bindiğimizde kimse yorgunluktan konuşmuyordu. Belki de ne yapacağımızı bilmediğimiz için konuşmuyorduk. Yağmurun çiselemesi Çetin'in arabayı daha hızlı süresine sebep olmuştu. Gökyüzü kararan bulutlardan dolayı neredeyse görünemez hale gelmişti ve yağmur bastıracak gibi duruyordu.
Çantamdan telefonumu çıkarıp sesini açtım. Okuldan ayrıldığımızdan beri Selim ile hiç bir şekilde iletişim kurmamıştık. Ne aramıştı, ne mesaj atmıştı, ne de köşelerde beni sıkıştırmıştı. Hiç bir şekilde görüşmemiştik. Selim'in bu sessizliği beni daha da korkutuyordu. Ne zaman sessiz kalsa yine ben yeniliyordum.
Dakikalar içinde eve gelmiştik. Kapıyı açıp arabadan indim ve poşetleri taşımaya yardım ettim. Zili çalıp Esma teyzenin kapıyı açmasını beklerken Ezgiler de yanıma gelmişlerdi. Esma Teyze güler yüzüyle kapıyı açıp "Sağ olun çocuklarım, şöyle mutfak tezgahının üstüne bırakabilirsiniz." dedi. Ayakkabılarımı çıkarıp Esma teyzenin gösterdiği yere poşetleri koydum ve üzerimdeki montu da çıkarıp askılığa astım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA
Misterio / SuspensoKafamı camdan çıkarıp gökyüzüne doğru baktım. Fırtına yüzünden kar taneleri gözümün önünden film şeridi gibi geçerken derin bir nefes aldım. Kim bilebilirdi ki bir su damlasının aylar sonra bir fırtınada kar tanesi olarak düşeceğini? Bir insanın ha...