" Belki de ölmek, yaşamı sonlandırmak değildir. Belki de ölmek, kendini çaresiz hissetmektir. "
Başımın ağrısıyla sızlayarak gözlerimi açtığımda kendimi başka bir yatakta buldum. Burası benim yatağım değildi. İçimi saran huzursuzlukla doğruldum ve sırtımı yatağın başlığına yasladım. Kaşlarımı çatarak odayı incelemeye başladım.
Duvarlar kahverengi ile krem rengi arası bir renge boyanmıştı. Yatağın her iki kenarında da küçük komodinler vardı. Yatağın biraz ilerisinde büyük bir giysi dolabı ve onun yanında ise aynalı bir masa vardı. Oda resmen kahverengi üzerine düzenlenmişti. Her zerresine kadar kahvenin tonlarını bulunduran bir odaydı burası.
Tavanda çok garip bir avize vardı. Avize demeye bin şahit isteyen bir avize. Tavandan biraz aşağı sarkan kocaman sarı bir top ve onun etrafındaki yörüngenin üzerinde duran, büyük küçük toplar... Güneş sistemine benzetilmiş bir avize gibiydi.
Yataktan kalkıp perdeleri çektim ve odanın ışığını açtım. Size bir şey söyleyeyim; ben hayatımda bundan güzel bir avize görmemiştim. Işığı açmamla ortadaki en büyük sarı top aydınlandı, daha sonra ise sırasıyla etrafındaki sekiz top rengarenk ışıklar saçmaya başladı. Güneş sistemine benzetilmiş bu avize gördüğüm en güzel şey olabilirdi.
Bir anda odanın kapısının açılmasıyla irkildim. " Demek uyuyan güzelimiz sonunda kalkabildi. Bakıyorum da bayağı bir alışmışsın ortama. Odayı keşfetmeye başlamışsın." Karşımda Selim'i görmeyi gerçekten beklemiyordum. İnanamaz gözlerle Selim'e bakarken yavaş adımlarla yanıma gelip aynalı masanın karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. Ben hâlâ anlamsız bakışlar atarken o bana eliyle yatağı gösterdi. Yavaşça yatağın ucuna otururken yutkundum ve söyleyeceklerini bekledim.
" Şimdi sen neden burada olduğunu merak ediyorsundur. Ben anlatayım hemen. Şöyle ki kaçırıldın küçük hanım." Bunu çok normal bir şeymiş gibi söyleyerek beni daha da ürkütüyordu. Anlam veremeyerek ona baktım.
"Babanın, babama epey bir borcu vardı ve uzun zamandır ödemiyordu. Aslında sadece anneciğinin cenaze masraflarının borçları vardı ama tabii buna bir de nikah ve düğün masrafları da katlandı... Ha, bu arada başın sağ olsun, annen çok gençmiş. Bir de hayırlı olsun, üvey annenle iyi geçiniyorsundur herhalde. Baban daha annenin kırkı çıkmadan düğün yaptığına göre formalite bir ilişkiydi. Tabii sen de oldun ama orası artık onların arasınd-"
"Bunların konumuzla ne alakası var ve ben neden buradayım?" diyerek sinirle sözünü kestiğimde ona sinirlenmem hoşuna gitmiş gibi sırıtmaya başladı.
" Peki, sanırım seni birazcık kızdırdım. Kısacası babanın babama borcu var, süresi dolalı çok oluyor. Belki seni burada tutmamız babanı biraz da olsun fişekler. Kendi evin gibi rahat ol, sana bir şey yapmayı düşünmüyorum. Kaçmaya da çalışma, sonunun iyi olacağını zannetmiyorum. Sonuçta bu planı yapmak için gecelerce uyumadım. O yüzden şimdi kaybettiğim uykularımı almaya gidiyorum. Dediğim gibi kaçmaya çalışma, kapıda onlarca adam var. Sonra hevesin kursağında kalmasın..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA
Misterio / SuspensoKafamı camdan çıkarıp gökyüzüne doğru baktım. Fırtına yüzünden kar taneleri gözümün önünden film şeridi gibi geçerken derin bir nefes aldım. Kim bilebilirdi ki bir su damlasının aylar sonra bir fırtınada kar tanesi olarak düşeceğini? Bir insanın ha...