~ Sanki hayatım boyunca yanlış melodiyle dans etmiş gibiyim...
Medusa ile yan yana oturup, sahili izlemek dışında bir şey yapmıyorduk. İkimiz de susuyorduk öylece.
ben, şişmiş gözlerim ve ağlamaktan kızarmış olan burnum ile, o ise tamamiyle hissiz bir şekilde denizin dalgalarını seyrediyordu...
Nasıl hissettiğini hayal bile edemiyordum. Hissedememenin verdiği hissi... boşluk hissinden kötü olmalı."Nasıl hissediyorsun Medusa?" uzun uzun yüzüme bakmıştı... bir süre sessizliğin ikimizi de esir aldığını hisseder olmuştum. Ancak yine de çok sürmeden bir cevap vermişti;
"Bilmiyorum... Sahiden, nasıl hissediyorum? hissetmeyi bırak, çok fazla düşünüyorum Gece. Çok fazla... bir ruh, nasıl olur da bu kadar fazla düşünür? tanrının biz insanlara verdiği bir ceza olmalı bu diye düşündüm hep. Cennet nerede Gece? Cehennem nerede? Biz niye bu lanet yere hapis olduk? Neden..."
bir kaç dakika boyunca sadece susup düşünmüştüm. Niye? Medusa oldukça haklıydı. Neden buradaydılar? biraz düşündüm, çeliştim kendi düşüncelerim ile... sonra aklıma bir ihtimal gelmişti..."Belki de yarım kalan bir şeyler var... belki böyle olmaması gerekiyordu... böyle ölmemen gerekiyordu. Rüzgar gibi... böyle ölmemesi gerekiyordu. Çünkü o yaşamalıydı, aynı Ayla'nın yaşaması gerektiği gibi. Bilmiyorum ama sanırım nedeni bu. Sizin bu şekilde ölmemeniz gerekiyordu. Ve o yüzden hala dünyaya bağlı ruhlarınız... Mantıklı bir açıklaması olmalı çünkü. Her şeyin bir açıklaması olduğu gibi, bunun da bir açıklaması olmalı."
medusanın bana anlamsız bakışını fark ettiğimde, neyi açıklamam gerektiğini anlamıştım."Rüzgar dün intihar eden çocuktu. Bileklerini kesmiş, hastaneye getirildiğinde her şey için çok geçti. Dün gece çatıda gördüğüm ilk ölü de oydu.
Her neyse, Ayla ise bugün otobüs kazasından dolayı ölmüş olan küçük bir kız çocuğu..."
demiştim, tek nefesle."Anladım..." demişti, ela renginde olan kısık gözleriyle yere bakmıştı bu defa. Göz temasından kaçınan birisiydi, sanki hislerini saklaması gerekiyormuş gibi bir hali vardı.
Hisleri olmamasına rağmen..."Ama haklı olabilirsin. Böyle ölmemeliydim. Benim istediğim daha başka bir ölümdü...bu denli genç, bu denli hayattan zevk alıyorken, ölmemeliydim. Hemde delicesine, anlamsız bir sebepten dolayı... Sırf bir insanın egosunu ve gururunu onu terk ederek kırdığım için, ölmemem gerekirdi. Kimse böyle ölmemeli."
Düşünmeden edemiyordum, ben nasıl ölecektim? ölülerle bu kadar bağ kurduktan sonra, düşünüyordum da; Acaba ben de mi bu dünyaya onlar gibi hapis olacağım? o halde ölüm ile yaşam arasında ince bir çizgi var demektir bu. çünkü her ne yaparsan yap, dünyada kalıyorsun. Bedenin dünyada çürüyor, ruhun dünyada dolaşıyor... çok tuhaf, her zamanki gibi, çok tuhaf... Ölüm de, yaşam da.
"Çok tuhaf," demiştim,
"Yıllardır nefes alıp verdiğim şu dünyaya ne kadar da yabancıymışım oysaki. Ne kadar az fikrim varmış meğersem... Şimdi algılıyorum tüm her şeyi. Yavaş yavaş bir şeyler yerine oturuyor sanki... Ama bu sadece bir düşünce... belki de, yerine oturan hiçbir şey yoktur. Ah, yine çelişmeye başladım kendi düşüncelerimle... Neyse, boş verelim."Söylediklerimden anlam çıkarmakta zorlanan Medusa sadece kafasını aşağı yukarı sallayıp gülümsemişti...
Oysaki bir çok anlamı vardı söylediklerimin... Belki, sadece biraz düşünmek gerekiyordu kelimelerimi anlamak için. Ama biz insanlar uğraşmayı sevmiyorduk, sırf bu yüzden düşünmeyi de sevmiyorduk... Çünkü düşünce eylemi büyük bir çaba gerektiriyordu. Bunun için ise, çok fazla üşeniyorduk.
Bir süre böyle suskun bir şekilde geçtikten sonra, eve gitmek için yola koyulmuştum. Yol boyunca olanları düşünmüştüm sakince... Kafamda evirip çevirmiştim ve bir yol bulmaya çalışıyordum. Olanları kabulleniyordum sanırım artık... Tam bunlar aklımdan geçerken, birine çarptığımı fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN NEFESİ
Fantasia~ Suçlu ve suçsuz, masum ve mahkûm, ölüm ve yaşam... bu hikaye böyle başlamıştı... Peki ya nasıl bitecekti? Gece Alpınar adında genç bir kız, ölüleri görüp, onlarla konuşabildiğini fark eder. Çalıştığı acil servise bir intihar vakası geldiğinde...