İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.O kadar güzel ifade etmişki William Shakespeare düşüncelerini Vera'gilden eve gelene kadar bu satırları tekrar ediyordu beynim dünya bana biraz olsun yaşamayı öğretmek istiyordu. Korkularımı yenmem gerektiğini anlatıyordu bana ve ben kararımı vemiştim tüm korkularımın üzerine gidecektim dünyaya yenilmeyeceğim.
Peki şuan ne mi yapıyordum bilgisayarımda Filistin hakkında araştırma yapıyorum tamam rehberimiz olacak ama hiç bir şekilde bilgisiz gitmek yakışmaz bize ve öğrendiğim bir şey varki yahudiler bu zamana kadar nerede olursa olsun fitne fesat çıkarmışlar böyle bir toplum dünya üzerinde başka bir yerde yok denilse yeridir. Biraz Adolf Hitler'e hak vermeye başladım. Bir sözü var Adolf Hitler'in.
'Gün gelecek öldürmediğim tek bir yahudi için bana küfr edeceksiniz"
Başlarda kızıyordum çok fazla insanı katleden bu adama ama bazı konularda haklı olduğunu görüyorum.
Araştırmama telefonumun çalmasıyla biraz ara verdim. Arayan Vera idi
"Yuh be kızım daha sabah görüştük bu kadar mı özledin" diye açtım telefonu.
"Evet aşkındam ölüyorum Ecmel. Şey diyecektim akşama kutlama yapacağız Türkiye'ye döndüğüm için ve sende gelmek zorundasın onu diyecektim."
"Ama Vera"
"Sus itiraz istemiyorum 9 da size gelirim hazır ol senin arabanla gideriz" deyip şak diye telefonu yüzüme kapattı. Kapatması itiraz edip gitmeyeceğimi biliyor çünkü.
Akşam madem gideceğim biraz aşağı inip annemgille zaman geçirmem lazım yoksa bir sürü söz söyler.
Aşağı salona indim annem ve babam televizyon izliyorlardı. Kanepeye oturup sessizce bende izlemeye başladım ama hayvan belgeseli izledikleri için pek sarmamıştı beni.
"Eeee baba işler nasıl gidiyor"
"İyi kızım nasıl olsun ben kendimce toplamaya başladım Burak için ortam hazırlıyorum geldiğinde hemen başlasın diye"
"Anladım babacım" deyip güldüm.
O sırada akşam yemeğinin hazır olduğunu söyledi Leyla sultan. Geçip yemeğimiz yemeye başladık.
"Ben akşam Vera ile buluşa bilirmiyim?" Annem tam bir şey söyleyecekti ki babam ondan önce davranıp konuştu.
"Buluş tabi kızım ama çok geç gelme"
Kalkıp yanağına sulu sulu öpücük bıraktım annemde sırıttım ama gözlerini devirdi. 23 yaşına gelmişim hala daha izin alıyorum aslında izin alma değil de haber veriyorum bir nevi.
Giyinme odama girip ne giysem diye baktım ama bugün öyle çok özenesim yoktu. Kot bir şort giyip üzerine beyaz bir tshort giydim saçlarımı da dağınık bir şekilde topladım. Az bi makyaj yapınca hazırdım ayna da kendime baktım da kendim diye övmüyorum her türlü güzel oluyorum kumral saçlarım yeşil gözlerim beyaz tenimle çok güzel bir uyum içerisindeydi. Kolumun biraz boş durduğunu fark edince bir kaç bileklik taktım. Ayyakabı dolabından da beyaz spor ayyakabılarımı aldım. Mavi küçük bel çantamı alıp içine çüzdanımı telefonu attım hemen aşağı indim. Saat dokuz olmuşdu Vera'yı belirtirsem öldürürdü beni o yüzden hemen indim. Vera da zaten kapının önünde beni bekliyor du.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR RÜYA (DÜZENLENİYOR)
Teen Fictionİki çocuk Birbirine bu kadar güzel bakarken harelerinde parlayan o ateşti onları ayıran. O ateş ki onlara çocukluktan hatıra kalan. O ateş ki onlara birbirlerini bulduran . Bu Arel ile Ecmel'in hikayesi bir rüyayla başalayıp bir rüyayla biten... Kap...