Gözlerimi çaresizlik içinde açtım ilk başta nerde olduğumu kavrayamasam da dün akşam Arel'in beni gelip aldığı aklıma gelmişti. Yataktan doğrulup odaya baktım sanırım burası misafir odasıydı. Havanın baya aydınladığını görünce yataktan kalktım dışarı çıkacaktım ama Arel'e ne diyeceğim nasıl konuşacağım bilmiyordum üzerimde büyük bir yük vardı.
Odadan çıkıp seslerin geldiği odaya doğru yürümeye başladım burası normal bir evdi. Odaya girdiğimde Arel televizyon izliyordu. Ama sanki aklında binlerce düşünce varmış da televizyon ses olsun diye açmıştı hatta benim geldiğimi bile fark etmemişti.
"Arel?"
"Uyandın mı bende seni bekliyordum nasıl hissediyorsun"
"İyi demeyi o kadar çok isterdim ki ama yıkılmış hissediyorum"
"Ecmel sana ne diyeceğimi nasıl davranacağımı bilmiyorum hiç kadın olmadım sizlerin ne yaşayacağını tahmin edemiyorum ama bu zamanlarda he zaman yanında olacağım yıkıldığın yerleri temizleyip tekrar yapacağım ne seni yıkıkların üzerinde dik tutmaya çalışacağım ne de yıkık karların üzerine inşa etmeyeceğim bir şeyleri ben seni yeniden yazacağım. Ama senden izin istiyorum yanında olmama izin ver biliyorum çok olmadı tanışalı ama yanında olmama lütfen izin ver"dedi bana yalvarırcasına bu adamda ne vardı anlayamadığım ama ona güvenmek istiyordum. Her şeye rağmen yanımda olmasını istiyordum.
"Ya sende yaptığın yerleri yıkarsan"
"Sen yıkılırsan beb o enkazın altında kalırım yaşayamam"
"Buna söz ver lütfen sana sonuna kadar güvenmek istiyorum"
"Söz Ecmel her zaman yanında olacağım kendimden bile koruyacağım seni"
"Tamam o zaman beni sende yıkma ilk başta yıkıntılar temizlememiz lazım"
İyi mi yaptım yoksa bir bilinmezliğin kollarına kensimi mi attım hiç bir fikrim yoktu. Ama Arel memnun olmuş gibi ayağa kalktı.
"Gel benimle o pisiliği temizleyeceğiz" deyip önden yürüyordu o kadar emindi ki kendinden.
"İlk başta karnını doyurmalıyız" deyip buz dolabından bir şeyler çıkardı sandviç ekmeğini de çıkarıp domates ve beyaz peynir koymuştu ah benim en sevdiğim atışıtırmalık sırf bunun için bile ona gözü kapalı güvenebilirim. Ekmeği bana uzatıp dolaptan aldığı portakal suyunu bir bardağa doldurup onu da uzattı.
"Hadi ye hemen gidelim."
"Nereye gideceğiz"
"Öyle çok uzağa değil"
Kafamı sallayıp ekmeğimi yedim. Güzel bir başlangıç olmuştu güne ama hep güzel başladığım şeylerin sonu hüsran ölüyor du ama şuan onu düşünmek istemiyordum.
"Hadi kalk gidelim hemen"
İtiraz etmden kalktım ayakkabılıktan ayyakabılarını alıp giydi bende kendi ayyakabılarımı alıp giydim ama montum falan dün o yerde kalmıştı Arel'de bunu fark etmiş gibi kendince küfürler etti hiç bir şey demeden evden çıktı. Asansörün önüne gelip düğmesine bastı. Hemen asansör gelince binip aşağı indik ama asansör de gördüğüm kendimle irkilmeden edemedim göz altlarım şişmiş morarmış saçlarım karmakarışık sabah elimi yüzümü yıkamaya bile fırsatım olmadı.
Asansör'den inip dışarı çıktık burası sessiz küçük bir siteydi. Arel hızlı bir şekilde arabasına bindi ben de binince arabayı çalıştırdı.
"Çok yavaşsın Ecmel hep böyleysen işimiz çok" dedi. O bakınca onunda bana bakmasını fırsat bilip cevap vermeye tenezzül etmeden gözlerimi devirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR RÜYA (DÜZENLENİYOR)
Teen Fictionİki çocuk Birbirine bu kadar güzel bakarken harelerinde parlayan o ateşti onları ayıran. O ateş ki onlara çocukluktan hatıra kalan. O ateş ki onlara birbirlerini bulduran . Bu Arel ile Ecmel'in hikayesi bir rüyayla başalayıp bir rüyayla biten... Kap...