Odanın kapısı ağırca açıldığında yatakta dizlerimi kendime çekmiş, deli gibi sallanıyordum. Ayak seslerini duyduğumda kalbim dört nala koşmuşum gibi hızlı hızlı atmaya başladı, kafamı kaldırıp odaya girişini izledim. Kafası önüne eğikti, bana bakmıyordu, odanın ışığını bile açmadan ağır adımlarla yatağın karşısındaki sandalyeye oturdu. Sigarasını dudakları arasına götürdü, yanan çakmağın ışığından suratını biraz olsun görebilmiştim.
Saatlerdir onun gelmesini bekliyordum, şimdi karşımda oturuyorken dizlerim kenetlenmiş gibi yerimden hareket edemiyordum. Surat ifadesini görmemiştim ama etrafa yaydığı aura o kadar üzüntülüydü ki, soru sorarsam alacağım cevaptan korkuyordum.
Ama bu yüzleşmeyi yapmamız gerektiğinin bilincinde, ayağa kalkıp ışığı açtım. O anda korkuyla nefesimi içime çektim. Aman Tanrım.
"Lorenzo... suratın... ne oldu sana böyle?" Suratı tam anlamıyla dağılmıştı. Ona bunu yapan her kimse, tüm nefreti ve öfkesiyle savurmuş olmalıydı yumruklarını. Ona bu şekilde bakmak bile canımı acıtıyordu. Sigarasını içerken hafifçe güldü, bakışlarını kaldırıp bana baktı. "Beğenmedin mi? Tommy o kadar uğraştı oysa ki.." Sesinde acıyı saklamaya çalışan bir alay vardı.
Ona uzanan adımlarım duraksadı. Bunu ona Tommy yapmıştı. Dudaklarım titredi, benim yüzümden. Bu benim suçumdu. Buna ben sebep olmuştum.
Ona doğru yaklaşıp tam önünde durdum ve dizlerimin üzerine çöktüm, bir elini tutup dudaklarıma götürdüm ve gözümden akan yaşlarla, "Özür dilerim.. özür dilerim.." diyerek ağlamaya başladım.
Lorenzo, çenemden tutup başımı kaldırdı ve ona bakmamı sağladı. "Üzülme bebeğim," dedi soğuk bir sesle. Cümlesindeki sevgi sözcüğü o kadar boştu ki, içimin titremesini sağlamıştı. "Buna sen sebep olmadın." Rahatça omuzlarını silkti, "Bunun geleceğini görmeliydik sanırım." Acıyla fısıldadı, "Bir adamın ailesini tehlikeye atarsan başına bunlar gelir."
"Sen de o ailedensin." diye fısıldadım acıyla,
Bana soğukça baktı. Dudaklarını aralayıp, "Ben kimsenin ailesi değilim." dedi. Yanağımı okşadı, dalgın bakışları üzerimdeyken aklına komik bir şey gelmiş gibi güldü, "Ne kadar ironik değil mi? Her şeye sahip olmayı isterken, şu an elimde olan tek şey bana ait bile olmayan bir kadın."
Acıyla yumdum gözlerimi. Onu sevdiğime inandırmak için ne yapmam gerekiyordu? Benim sadece kurban olduğumu, istediğim tek şeyin beni sevmesi olduğunu nasıl göremiyordu? "Ben seninim," diye fısıldadım. Elini sımsıkı tuttum, "Seni seviyorum. Lorenzo lütfen, seni seviyorum. Seni seviyorum. Ben sadece sana aidim!"
Elini boynumun arkasına götürüp ensemi kavradı ve eğilip, dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dudaklarımı aralayıp anında öpüşüne karşılık verdim, inleyerek onu kendime daha da yaklaştırmak için gömleğinden tutup çektim, dillerimiz birbiriyle dans ederken, Lorenzo beni sadece onun yapabileceği gibi haşince ve kendine katarak öperken tek düşünebildiğim bu tadı ne kadar çok özlediğimdi. Öpüşmemiz başladığı gibi anice bitti, geri çekildi. Dudaklarımız arasında çok az bir boşluk vardı, tek istediğim beni tekrardan öpmesi ve çok daha fazlasını yapmasıydı.
Baş parmağıyla dudağımı okşarken, nefesleri arasında düz ama acımasız bir sesle, "Hayır, değilsin." dedi. Eğilip dudaklarıma ufak bir öpücük daha bıraktı. "Sen İtalyan mafyasına aitsin."
Öpüşmemizin ardından sözleriyle kalbime bir bıçak saplanmış gibi hissederken, ağzımı aralayıp kendimi savunacak bir şeyler söylemek istedim ama parmağını dudağıma bastırıp beni susturdu. "Önemli değil mio amore, önemli değil," dedi yumuşak bir sesle. "Zaten bunu hak etmiyorum." Alnını alnıma bastırdı, bir eli ceketinin cebine gitti, birkaç saniye sonra elimin arasına bir kağıt parçası verdiğini fark ettim. Geri çekilip anlamaya çalışarak baktım. Bir uçak biletiydi bu. Tek gidiş.
Ben hala dizlerimin üzerine çökmüş, boş bakışlarla bilete bakarken ayağa kalktı. Bir kral kadar gururluydu. Ve acımasız. Beni mahvedecek tüm güce sahipti. "Seni azat ediyorum," dedi güçlü bir sesle. "Evine dön Joenne. Evine dön ve buraya bir daha asla gelme. Benden kimseye bahsetme, beni hiç tanımamışsın gibi davran. Hayatına geri dön."
Lorenzo Romano'yu hiç tanımamış gibi hayatıma geri dönmek mi.. nasıl yapabilirdim ki bunu? "Beni bırakma." diye fısıldadım, duyup duymadığını bile bilmiyordum. Ne fark edecekti ki? Beni kalbiyle dinlemiyordu.
Odanın kapısından çıkmadan önce, "Hoşçakal aşkım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMAK (İTALYAN SERİSİ#4)
Romance23 yaşındaki Joenne Amy Jones için hayat hiçbir zaman kolay olmamıştır. Kendini öldüren alkolik babasının borçlarını ödemek, hasta annesine bakmak ve küçük kardeşinin problemleriyle ilgilenmekten, kendine bir hayat kurmaya hiç vakti olmamıştır. Ve ş...