"Merhaba, mio amore."
Lorenzo rahat adımlarla içeri doğru yürüdü. Kalbim sanki kulaklarımda atıyordu, nefesim boğazıma kilitlenmişti. Buradaydı. Aylar sonra yakınımdaydı, karşılıklı bir şekilde durmuş birbirimize bakıyorduk.
Bana doğru bir adım daha attı. İçimden geçen tek şey uzanıp ona sımsıkı sarılmaktı ancak bunu yapmaktan çok korktuğum için bir adım geriye attım. Lorenzo geri adımımı fark edip duraksadı, çenesi kasılırken derin bir nefes aldı. "Oturabilir miyim?" diye sordu sakin bir sesle. Konuşmayı unutmuş bir aptal gibi ağzım açık ona bakarken başımı salladım.
Lorenzo rahatça masaya oturdu. Yutkunarak içimden kendime bir tokat patlattım. Kendime gelmem gerekiyordu. Bu lanet oyunu yanıma gelmesi için oynamamış mıydım? Gelmişti işte!
"Güzel mekan," dedi Lorenzo dudaklarında yarım bir gülüşle etrafı süzerken. "Romano's." diye mırıldandı dudakları arasında ve hafifçe güldü.
"Evet, şey..." Durdum. "Aklıma gelen en İtalyanca şey buydu."
Lorenzo gözlerini üzerime dikip, "Oturmayacak mısın?" diye sordu. Yutkunarak kafamı salladım. "Oturacağım..." diye mırıldandım ama aptal bir şekilde ayakta dikilmeye devam ettim. Derin bir nefes alıp, artık İtalya'da olmadığımızı, onun esiri olmadığımı ve kendi ayakları üstünde duran bir kadın olduğumu kendime hatırlatarak karşısındaki sandalyeye oturdum. "İçecek bir şey ister misin?" diye sordum. "Kahve veya belki bir bira..."
"Buraya bir şeyler içmeye gelmedim." diye sözümü kesti Lorenzo. Gözlerini üstümden hiç ayırmaması beni geriyordu, gerçi Lorenzo bana hep böyle dikkatle, tutku dolu bir halde bakardı. "İngiltere'desin." dedi kendi kendine konuşur gibi. Tatsız bir gülümsemeyle, "Bunca zamandır benden sadece üç saatlik uzaklıktaydın!" Ağzının içinde İtalyanca bir küfür savurdu.
Ona şaşkınlıkla baktım. Nerede olduğumu bilmiyor muydu? Bu nasıl mümkün olabilirdi? Bunca zamandır nerede olduğumu ve ne yaptığımı harfi harfine bildiğini düşünmüştüm. "Nerede olduğumu bilmiyor muydun?" diye sordum.
Dişleri arasından, "Hayır. Bilmiyordum." dedi.
"Nasıl?" diye sordum kafa karışıklığıyla. Bana verdiği banka hesabından defalarca harcama yapmıştım, ayrıca yapmasam bile; o Lorenzo Romano'ydu. Adımı değiştirmediğim sürece ondan saklanabileceğimi hiç düşünmemiştim.
"Nerede olduğunu bilmiyordum." dedi omuzlarını silkip. "Riccardo'dan seni benden saklamasını istedim."
Şaşkınlıkla, "Neden?" diye sordum.
"Çünkü ne kadar yalvarırsam yalvarayım bana yerini söylemeyecek tek orospu çocuğu oydu." dedi sertçe. "Çünkü benden uzaklaşmak istedin. Hayatını kurmak için sana vakit vermemi istedin ve eğer nerede olduğunu bilseydim, eğer benden sikik bir üç saatlik uzakta olduğunu bilseydim seni asla yalnız bırakmazdım." diye tısladı gözlerinden taşan öfke, hiddet, özlem, tutku ve aşkla birlikte.
Nefeslerim ağırlaşmaya başlamıştı. Lorenzo gözünü üstümden çekmeden elini ceketinin iç cebine attı ve kenarları yırtılmış, buruşmuş kağıdı masaya sertçe bıraktı. O kağıdın ne olduğunu bilmek için okumama gerek yoktu.
"Bu ne?" diye sordu.
Verebileceğim en iyi cevabı verdim. "Bir boşanma anlaşması."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMAK (İTALYAN SERİSİ#4)
Romance23 yaşındaki Joenne Amy Jones için hayat hiçbir zaman kolay olmamıştır. Kendini öldüren alkolik babasının borçlarını ödemek, hasta annesine bakmak ve küçük kardeşinin problemleriyle ilgilenmekten, kendine bir hayat kurmaya hiç vakti olmamıştır. Ve ş...