Odanın kapısı çalındı. İhtiyar adam, başını okumakta olduğu kitaptan kaldırıp kapıya dikti ve derinden gelen, artık eski gücünü yitirmiş ince sesiyle, "Gir." diye seslendi. Kapı açıldı ve uzun boylu, sarışın genç kadın içeriye girdi. Görenlerin nefesini tutacağı kadar hayranlık uyandırıcı bir güzelliğe sahipti. İri, mavi gözleri ve dalga dalga omuzlarından düşen sarı saçlara sahipti. Kırmızı ruj sürülmüş dudakları dolgundu, elmacık kemikleri çıkık, burnu kalkıktı. Melekleri kıskandıracak kadar güzel, masum bir surata sahipti ancak asıl mavilerindeki o bakış etkiliyordu insanları. Mavi gözleri o kadar donuk, o kadar buz gibi bakıyordu ki sanki bu güzel, nefes kesici bedenin içinde bir ruh yoktu.
Üzerinde askılı, kalçalarının hemen altında biten mini siyah bir elbise vardı, siyah uzun topuklarının üzerinde özgüvenli bir duruşla duruyordu. İpek yumuşaklığında bir sesle, "Papa." diye seslendi adama bakarken. Ama o yumuşak seste de, gözlerinde olduğu gibi bir donukluk vardı. İhtiyar adam, genç kadına bakarken suratında bir tebessüm belirdi. Neredeyse şefkatli bir tebessümdü. "Mia preziosa tesoro," Benim değerli hazinem. dedi bir baba sıcaklığında.
Genç kadın, sağ tarafında duran sarı saçlarını eliyle geri attı ve o sırada boynundan başlayıp, göğüslerinin çizgisine kadar uzanan kan lekeleri ortaya çıktı. Arkasında sakladığı elini ortaya çıkarıp, elindeki kırmızıya bulanmış bıçağı masaya bıraktı. "İstediğini yaptım."
İhtiyar adam bu defa tatminkar bir şekilde gülümseyip, kırışık elini zorlukla havaya kaldırdı. Genç kadın, sahibinden emir almış uysal bir kedi gibi hemen adamın dibine girdi ve tekerlekli sandalyesinin önünde diz çöküp, kafasını adamın dizlerine yasladı. "Benim akıllı kızım." dedi adam keyifle, kadının saçlarını okşarken. "Söylediğim izi bıraktın, değil mi?"
Kadın uysalca başını salladı. "Ruslar bunu Nosa Costra'nın yaptığını düşünecekler. Özellikle tek bir kişinin." dedi. Sonra başını merakla yukarı kaldırdı, "Neden direk olarak onlara saldırmıyoruz?"
İhtiyar adam onaylamazca cıkladı. "Çünkü bu yapacağımız en büyük hata olur. Biz barbar değiliz, onları öldürmek istemiyoruz. Onlara hayatta kalamayacaklarını anladıkları ana kadar büyük yaralar vermek istiyoruz." Aklına eski günleri geldi. Eğer bir adam ona düşman olmuşsa, adamı eline geçirmeden önce teker teker tüm ailesini avlardı. Sonunda adam o kadar mahvolmuş bir halde olurdu ki, onunla savaşmaya, ve hatta canını bağışlaması için yalvarmaya bile gücü olmazdı. Ölümü bir dost gibi kucaklardı ve ihtiyar adam da onun ölüm meleği olmayı keyifle beklerdi. "Unutma bambina, düzensizlik kaosu getirir. Biz de onların hayatına kaosu getireceğiz."
Kadın, büyük bir ilgiyle adamın söylediklerini dinledikten sonra, "Yani, onları devirmeden önce teker teker hayatlarındaki herkesi mi devireceğiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMAK (İTALYAN SERİSİ#4)
Dragoste23 yaşındaki Joenne Amy Jones için hayat hiçbir zaman kolay olmamıştır. Kendini öldüren alkolik babasının borçlarını ödemek, hasta annesine bakmak ve küçük kardeşinin problemleriyle ilgilenmekten, kendine bir hayat kurmaya hiç vakti olmamıştır. Ve ş...