29-"Savaş BAŞLASIN!"

11.7K 652 393
                                    

(Düzenlendi ✅)

🍁Lütfen bol bol yorum yapın, vote verin ve sizi etkileyen cümlelerin olduğu satıra "w.a" yazın. Şimdiden teşekkür ederim. Keyifli okumalar...🍁

29. Bölüm "Savaş BAŞLASIN!"

Nefes aldığım sürece umudumu yitirmeyeceğim.

Hatırlatma :

" Vurdu onu... Seni kurtaracağım korkma dedim. Yine güvendi. Yine inandı bana. Ama biliyordu öleceğini... Ölürsem üzülme dedi. Nasıl üzülmem?.. Mümkün mü böyle bir şey?"

Başımı iki yana salladım.

"Hayır değil. Öldü, hemde bir şerefsiz yüzünden! Haketmedi bile..."

Bir süre sessizce oturduk. O bana bakıyordu ben yere... Sakinleştiğime kanaat getirdikten sonra ayağa kalktı.

"Hadi gidelim. Alınıcak bir intikamımız var..."

♤♤♤♤

Elini uzatıp gözlerime bakıyordu. Neden bu adam bana bakarken kendimi çocuk gibi hissediyordum? Kendimi güvende hissediyordum. Çocukluğumdan beri kendimi koruyan ben, bu adamın yanında kendimi koruma gereksinimi görmüyordum.

Soğuk ve titreyen elimi Kıvanç'a doğru uzattım. Tutmaya korkuyordum nedense. Yavaş yavaş elimi ona doğru yaklaştırırken bir anda elini uzatım elimi tuttu. Elimden tutarak ayağa kaldırdı ve beni kendine çekerek sarıldı.

"Korkma, biz yanındayız. Eğer Ala seni seçtiyse gerçekten sana güveniyordur."

Erkeksi kokusu bana güven veriyordu. Geriye üzerime baktım.

"Gitmeden üzerimi değiştirsem olur mu?"

"Yardıma ihtiyacın var mı? Omuzun ne durumda bilmiyorum."

"Te-teşekkür ederim halledebilirim." dedim utanarak.

Kıvanç gülümseyerek başını öne eğdi.

"Peki peki. Ama yardıma ihtiyacın olursa seslen. Dikişlerini patlatmanı istemeyiz."

Başımı olumlu anlamda sallayarak Kıvanç'ın dışarı çıkmasını bekledim.
Psikolojim iyice alt üst olmuştu. Davranışlarım tutarsızlaşmış, kendi kendimle çelişiyordum. Hastahanede onlarca insanın yanında soyunurken utanmamıştım. Serhat tişörtümü çıkartırken utanmamıştım. Hemşire herkesin içinde omzumu dikerken sütyenimle öylece durduğunda utanmamıştım ama şimdi... İyi niyetli olduğunu düşündüğüm bir insanın yardımından mı utanıyordum?

Tamam, bir kere anlaşalım. Kesinlikle ikisi aynı şey değildi. Orada Ahsen canı ile cebelleşiyordu. Şimdi ise... Yoktu.

Olmamak... Ne kadar ağır bir kelimeymiş aslında bu. Normalde zeytin yok deriz, bu kek olmamış, peynir yokmuş falan filan. Bunlar canımızı acıtmaz ya da kalbimize bir ağırlık katmaz ama bir insan için o yok demek canından can gitmesine eş değermiş...

Ahsen yok. Annen yok. Deniz yok. Leyla yok. Cenk yok.

Kim var o zaman? Ben varım. Sadece ben. Psikolojisi bozulmuş, delirmesine ramak kalmış ben. İşkenceler görmüş, aşık olmuş, dövüşmüş, dövülmüş ben. Ben ya! Ben... Kalbi kırık ben... Yorgun ben... Bedeni yaşasada ruhu ölmüş olan ben.

Peşimdeki Yabancı (+18 / Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin