Peşimdeki Yabancı (+18 / Düzenleniyor)

48-"Ensende Hisset Ölümün Nefesini"

(Düzenlendi ✅)
🍁Lütfen bol bol yorum yapın, vote verin ve sizi etkileyen cümlelerin olduğu satıra "w.a" yazın. Şimdiden teşekkür ederim. Keyifli okumalar...🍁

48. Bölüm "Ensende Hisset Ölümün Nefesini"

Hani ölüm sandığımdan daha yakındı bana,
Ne ara dayandı namlunun ucu şakağına?

-Pes eden yazar

Hatırlatma:

Peki, ben şimdi katil olarak önce kendimden sonra da hayatımdan nefret mi etmeliydim yoksa bir melek olup onları Allah'a mı havale etmeliydim?

Ben intikam hırsı bürümüş gözümü açmalı mıydım yoksa dökülen her kanın intikamını almalı mıydım?

Ben ne yapmalıydım?

♤ ♤ ♤ ♤

Köşede gördüğüm bir koltuğa oturdum. Diğer taraflara göre daha sakin bir ortamdı. Garsonun getirip masama bıraktığı içkiden yudumlarken gözüm kapıdan giren Kıvanç'a takıldı. Üzerinde lacivert bir takım elbise vardı. Gözlerimiz buluşmadan etraftakilere selam vermeye başladı.

Sanırım o benim için doğru kişi değildi. Aklımın bir tarafına bunu not aldıktan sonra etrafa göz gezdirmeye devam ettim.

Zaman asla geçmiyordu. Dakikalar sanki salyangozlarla yarışıyordu. İnsanlar yavaş yavaş dağılırken Yaman bir kızla işi pişiriyordu. Tabii o kızın görevinin onu oyalamak olduğunu nereden bilsim? Etrafa bininci kez göz gezdirirken Kıvanç'ın bana doğru geldiğini gördüm. Sanırım başlıyorduk.

"Görüşmeyeli uzun zaman oldu."

"Evet."

"Hazır mısın?"

"Her zaman."

Ahsen'in verdiği çantadan silahı çıkartıp şarjörü kontrol ettim. Yedek şarjörü ve çakımı biraz topladığım elbisemin altından çorabıma sıkıştırdım. Tetiği çekip ayağa kalktım.

"Başlayalı-"

Sözümü kesen ses silah sesleriydi. Silah sesi duyar duymaz Kıvanç beni masanın altına çekti. Çığlıklar havada uçuşuyordu.

"Neler oluyor?"

"Bilmiyorum bunlar bizimkiler değil."

Tok bir ses yankılandı salonda.

"SERHAT KIRAÇ! ÇIK ORTAYA!"

"Serhat mı?"

Kıvanç ile birbirimize şaşkın şaşkın bakıyorduk.

"Vay Atalay. Nerde kaldın ya? Gözümüz yollarda kaldı."

"Aaaa ecelini dört gözle beklemen ne hoş. Adettendir soralım,"

Silahını Serhat'a doğrulttu.

"Son bir isteğin var mı?"

"Var. Ama bu senin gerçekleştirebiliceğin bir şey değil."

"E o zaman yapıcak bir şey yok. Döktüğün kanların, işlediğin suçların, yaptığın hataların cezasını çekiceksin."

Tetiği çektiği an çığlıklar tekrar yükseldi.

"Bekle!"

Tüm gözler benim üzerime dönmüştü. Masanın gölgesinden çıkıp ayağa kalktım.