19-"Keşke Yanımda Olsan..."

14.2K 759 283
                                    

(Düzenlendi ✅)
Sınır: 20 vote 60 yorum

🍁Lütfen bol bol yorum yapın, vote verin ve sizi etkileyen cümlelerin olduğu satıra "w.a" yazın. Şimdiden teşekkür ederim. Keyifli okumalar...🍁

19. Bölüm "Keşke Yanımda Olsan..."

Sonra anlarsın, 
Çok sonra... 
Geçip gidince,
Bitip ölünce ...
-Alıntı

Hatırlatma:

İçi buz dolu küveti görmem işe gözlerim büyüdü.

Şaka mı bu?

Adam bir anda beni küvetin içine atınca büyük bir çığlık koptu dudaklarımdan.  Vücudum titrerken bir el başıma baskı yapıp küvetten içeri kaymamı sağladı. Suya batarken zar zor aldığım nefesi tutmaya çalışsam da titreyen vücudum buna engel oluyordu. Ağzımdan kaçan hava kabarcıkları suyun üstüne çıkıyordu. Bedenime çarpan buzlar tenimi, nefessizlik ise ciğerimi yakıyordu.

Adamın saçlarımdan çekerek beni yukarı çıkarmasıyla derin derin nefesler aldım. Nefesimi verdiğim sırada tekrar suya batmam bir oldu. Kıraçlar demişti değil mi? Yaman Yağız ve Serhat'ın soyadıydı bu soyad. Kurtulduğumu düşünürken yine onların bataklığına mı batmıştım ben? 

♤♤♤♤

Buzlu suyun içinde çırpınırken sargılarımdan sızan soğuk su yaralarımı yakıyordu. Başımı bir kez daha çıkardı. Saçımı çekmesiyle dişlerimi sıktım. Bağırmamalıydım. Bağıramazdım.

"Nasıl gidiyor küçük sıçan? Canın yanıyor mu? Bizim de canımız çok yandı. Sen ve arkadaşların yüzünden. Ama bunlar daha hiçbir şey... Yaman abimin dediği gibi 'Cehennemine hoşgeldin...'"

Sözünün bitmesiyle birlikte tekrar başıma bastırdı. Tırnaklarımı başımdaki eline var gücümle baktırdığımda sudan dolayı net algılayamadığım bir küfür savurdu ve daha çok bastırdı başımı. Nefesim tükenmiş yavaş yavaş sular boğazıma kaçarken tekrar çıkardı beni. Ve tekrar batırdı. Yaklaşık 10 - 15 dakika boyunca bu soğuk eziyet devam etti. Daha sonra adamın biri içeri pat diye girip farklı bir dilde - tahminen fransızca- bir şeyler söyleyip çıktı.

"Bu günlük bu kadar yeter. Şurada giysiler var giyin. Üzerindekileri poşete koy bandajlarını temizle gel. On dakikan var!"

Kapıdan çıkmasıyla beraber kalkıp kapıyı kitledim ve küvetin tıpasını çektim. Nefes nefese kalmıştım. Bacaklarım yeni doğan bir tayın bacakları gibi güçsüzdü.

Eriyen buzlarla beraber su akıp giderken yarısı boşalmış küvete ıslak giysilerimi çıkartarak tekrar girdim. Duş başlığını alıp sıcak suyu açtım. Su iki dakika geçmesine rağmen ısınmayınca pes ederek adamın gösterdiği yerdeki havluyu bedenime sarıp az da olsa ısınmaya çalıştım. Saçlarımın suyunu alarak benim için bıraktıkları siyah bol eşofman ve siyah yarım kollu tişörtü iç çamaşırlarıyla beraber giydim. Islak giysilerimi yine orada bulunan poşete tıktım. Bandajlarımı hala titreyen ellerimle açarak lavabonun üzerinde duran ilk yardım çantasını aldım ve gerekli pansumanı yaptım. Bedenimdeki diğer bandajları çıkartıp  tüm kullanılmış malzemeleri çöpe attım. Bedenimdeki yaralara pansuman yapma gereksinimi duymadan saçlarımın suyunu bir kez daha aldım ve çıplak ayaklarımla banyodan çıktım. Kapıda bekleyen kimse yoktu. Titreyen bedenimi uyandığım yere yani salona yönlendirdim. Belki daha sonra mutfağı bulup sıcak bir şeyler içebilirdim. 

Sessiz adımlarımla salona vardığımda çekingen bir gözle etrafa baktım. Kimse yoktu. Salon oldukça sade dekore edilmişti ve odaya açık renkler hakimdi. Duvarda bulunan bir tuval vardı. Gökyüzü çizilmişti ve büyük ihtimal yağlı boya ile yapılmıştı. Sağ alt köşesinde ise ufak bir imza vardı. O anda mutfağın salonla birleşik olduğunu gördüm. Neden daha önce farketmemiştim ki...

Peşimdeki Yabancı (+18 / Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin