37.Bölüm

1.5K 201 1.9K
                                    

Ağlamak şu gelip geçici dünyada
Her şeye rağmen var olmak demek
Ağlamak yaşayan binlerce duygu
İnsanca ve coşkulu
Güzel bir şeydir

Ağlamak senin kara dünyada
Hala sevdiğin ve hissettiğin
Tüm güzelliğin ve çirkinliğinle var olduğundur

🫀

| |BÖLÜM 37| |

💎

Karan'ın kelimeleriyle kalbim göğe basamak basamak tırmanıp, yıldız suretine bürünerek ışıldarken bacaklarından kaykıldım.

Asansörün metalik zeminine oturduğum takdirde, üşümemem için bıraktığı takım elbisesinin siyah ceketinin üstüne yerleştim.

Bacaklarımı kat kapısının önüne doğru uzunlamasına uzattım.

Üzerimde ameliyattan çıktıktan sonra giyindiğim ince ip askılı, toprak tonlarındaki geniş kesim, diz kapağımın dokuz parmak boğumu üstünde biten bir elbisem vardı.

Saatlerdir bacaklarının üzerinde gövdesine yaslanmış halde oturmama rağmen hiçbir uyuşukluk hissi duymayarak kolayca doğruldu ve benim için yaptırdığı hediyeyi alarak yanıma geldi.

Zemine serili ceketinin üstünde ayırdığım yere yavaşça çömeldiğinde, sırtını benim gibi asansör kabinine vererek bacaklarını öne uzattı. Asansörün içi sedyelerin girebileceği boyutta tasarladığı için ortalama asansörlere oranla fazlasıyla genişti.

Başımı dirayetli omzuna yasladım. Kolunu belime doladı. Ona daha fazla sokuldum.

İlgiyle diğer elindeki kutuyu bana uzatmasını bekledim. Sabırsızlandırmak için aşkbazi tavrıyla birazcık bekletip kutuyu bacağının yanına bıraktı. Gözüm hala kutuda takılıydı.

Portakal tanecikli vanilyalı dondurmanın külahını yusyuvarlak tombul avuçları içinde patlatan çocukların ellerine ve kıyafetlerine erimiş dondurma akarken gelişen içli bakışları gibi yaslı omzundan yükselttiğim gözlerimi kısılan gözleriyle kesiştirdim.

Kıvrımlanan dudaklarında çarpık bir gülümseyiş belirdi. "Çok mu meraklısın minik şeytanım?"

İşaret parmağının ucunu kadifemsi dokunuşuyla burnuma değdirdi.

Başımı eğip parmaklarımla oynamaya ve mırıldanmaya başladım. "Hayır Karan," Başparmağım ve işaret parmağımı yassı şekilde birbirine yaklaştırarak oranladım. "Bu kadarcık meraklıyım," Miktarını Karan'a yakından göstermek için yüzüne yaklaştırdım. "Azıcık," Yüzüne yaklaştırdığım elime uzanarak avuç içimi çevirip dudaklarına bastırdı. Gözlerimi ona çevirdim. "Hatta azıcıktan da azıcık."

Zararıma olabileceğine kanaat getirdiğim konuları deşmeyi sevmiyordum. Kıyılarımı döven meraktan uzak yerleşkedeydim.

Bazı durumlarda ise buz patenimi bulma telaşesine kapılacak kadar içimdeki merak dürtüsü kabarıyordu. Oyun hamuru gibi duruma göre şekillenen duygularım vardı.

ŞÜHBE | Umudun Mavi PatırtısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin