4.Bölüm

3.3K 194 405
                                    

Hikayem senle başlardı
Senle devam etsin

💎 | | BÖLÜM 4 | | 💎

🫀

Ellerimi yıkamıştım. Geri döndüğümde tekrar eden otur-kalk eyleminden sıkıldığım için masayı ve sandalyeyi es geçtim. Haliyle onu da es geçmiş oldum.

İçimdeki hiperaktif kadını ortaya çıkarmanın zamanı mıydı bilmiyordum. Oturmak yerine çılgınlar gibi hastaneyi talan etmek istiyordum.

Dergiye bakmaya devam ediyor olmalıydı. Kendisine bakmadığım için ne yaptığını görmüyordum. Odadaki varlığını hissedebiliyordum. Ama önemsemiyordum. Önemsersem sebepsiz bir gerilme baş gösterirdi. Kendi halimde odayı incelemem daha iyiydi.

Gözüme ilk çarpan şey panoda asılı duran kağıtlar olmuştu. Çok dağınık görünüyorlardı. Düzen takıntım yoktu. Hastanede yapacak küçücük işim dahi olmadığı için geniş panoda üst üste binmiş not kağıtlarını düzenlemeye karar verdim. Üzerindeki raptiyeleri bir bir çıkarttım. Üzerinde birkaç dosya bulunan konsolun üzerine bıraktım.

Raptiyeler dört farklı renkteydi. Anladığım kadarıyla her renk bir asistanı temsil ediyordu. Yeşil renkteki raptiyenin panoya tutturduğu kağıttaki el yazısı kadın bir asistana ait olmalıydı. Tüm yeşil renkli raptiyelerde aynı el yazısı vardı. Pembe renkteki bir başka raptiye de rengine nazaran erkek yazısı olarak tanımlanacak kağıtları panoya tutturuyordu.

Ben mavi rengi seçecektim. Beyaz ve mavi en sevdiğim renkti. Ancak beyaz raptiye başka bir asistana aitti.

Çirkin olarak adlandırmaktan kaçındığım, biraz teknik sorunları bulunuyor diyebileceğim yazıyı erkek yazısı olarak tanımlandırmam yanlıştı bakılırsa. Belki de bir kadın yazmıştı. Buna daha sonra kafa yorardım.

Beyaz, yeşil, pembe ve sarı renkteki raptiyeleri ait oldukları kağıtlara düzenli bir şekilde batırdım.

İşlem bittiğinde birkaç adım geriledim. Çenemin altına elimi yerleştirdim. Eserine bakan ressam edasıyla panoya baktım. Şapkam olsaydı ve elime bir fırça verilseydi ressam pozu verebilirdim. Kendi kendimi eğlendirmenin yöntemini bulmuştum.

Keşke resim çizme yeteneğim olsaydı. Ama yoktu. Sorun değildi. Herkes her konuda yetenekli olamazdı ki.

Resim çizemiyorum diye boyalar ile arama mesafe koymuyordum. Fırça ile resim çizmektense boyayı duvara atmayı tercih ediyordum. Akan boya damlaları soyut bir resim oluşturuyordu. Ben de çimlerin üzerine bağdaş kurarak oturur, soyut şekillerin neye benzediğini kestirmeye çalışırdım.

En büyük gücüm, hayal gücümdü. Bundan fazlasıyla memnundum. Hayalperest olmak sakıncalı falan değildi. Realist olmak ruhuma iyi gelmezdi.

Ressam Bob, aynı gün içinde tablo yapıp aynı günün akşamı tabloları satıyormuş... Ben bir tablo yapsaydım onu satmaya kıyamazdım. Ben zaten tablo yapsam satamazdım da. Elde kalırdı. Bedavaya versem alacak gönüllü çıkar mıydı? Resim yapma konusunda o kadar yeteneksizdim ki boyayı duvara fırlatmak için kurduğum bahçedeki düzenekler bile şikayetçiydi. Arada duvara değil üzerime dökülüyordu.

ŞÜHBE | Umudun Mavi PatırtısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin