51.Bölüm

1.4K 70 32
                                    

Gün ağarınca boynum bükülür
Dalarım uzaklara gönlüm sıkılır

Sorma ne haldeyim, sorma kederdeyim
Sorma yangınlardayım zaman zaman

🫀

| |BÖLÜM 51| |

💎

Bedeninin bedenimle iç içe geçen sarılışındaki huzurun terziliğini meslek edinen tırtıl kalbim sevgiyle doluyor ve sırılsıklam taşıyordu.

Gözyaşlarım değil, duygularımın sağanağı ikimizi ıslatıyordu.

Omzuna yasladığım ve uzun dakikadır kaldırmadığım başımı ufacık zaman dilimi daha kaldırmayacaktım.

Göğsümün beherindeki kaburga kemiklerimin karşılığı olan eğe kemiğimi, tırtıl kalbimi, gönül çukurumu, gazel damarlarımı, elmacık ve frontal kemiğimi, mavilerimi... Kısacası bütünlüğümüzü simgeleyen her zerremi sımsıcak edişine yalazlanan, güven verici nefesinin okşadığı ve kulağıma nakışladığı fısıltısını işitmeme milim kala, arşın arşın serum damıtırcasına, parmak ucunu saçlarımda karış karış gezdirdi.

Saçlarımda gezinen yalnızca parmakları kalmadı. Eğildi, sakalını saten kumaş gibi ince saç tellerimle irtibatlandırdı.

Kesikçe öten mavi kırlangıçların şakırdaması gibi "Öyle yaparsan karnım çağıl çağıl karıncalanır." deyiverdim.

Karnımın karıncalanmasını dillendirmem hoşuna gitmiş olmalı ki güldü. "Belki bu adam, karnının ne kadar karıncalabildiğini ölçmek için devam etmek istiyordur..."

İstiyorsa sakalını sürtebilirdi, mani olmazdım.

"Olur ama karnımı düşün Karan. Karıncalar delik deşik mi etsin karnımı sevgilim?"

Nık-nık!

"Edemezler düşkurdu." Eh, Karan karıncaların karnıma istila etmesine izin verecek değildi. Ben de onun karnına karıncalar istila etse izin vermezdim. Karıncalara ne oluyordu Allah aşkına!

Karadutun yanında kala kala kıskançlığın Karan'a benzedi Afra.

Nahif sevgilim, beni nahif kıskanıyordu. Kırmadan, bağırmadan, incitmeden, dökmeden.

Zihniyetinin genetiği bozuk adamlara hiçbir kadın kendini ezdirmesin isterdim. Nahif kıskanan adamların sayısı artsın dilerdim.

Büyükçe tabelalara küçük puntolarla yazılmış harflerin anlamsızlığına tabi kaldığım tespitimin bir benzerini mürekkepsiz dudaklarımdan akıttım. "Herkesin karnında kelebek var; bende ısıran karınca var sevgilim..."

Başımı boynundan ayırdım, göz göze geldim, gözlerini özlemiştim.

Gök yakut mavisi gözlerindeki parıldayış; mavi gözlerimden uzak kalamayışından sonra kavuşmasındandı.

"Başka hangi canlılar var?"

Boynundaki kolumu çektim. İşaret parmağımı üst çenemdeki maksillar kemiğime, başparmağımı alt çenemdeki mandibular kemiğime düşünürcesine yerleştirdim.

"Kaplumbağalarımız yani kızımız ve oğlumuz Destina ve Powehi var. Onlar gönül çukurumda..."

Karan boğazımdaki gönül çukurumu çok sevdiği için Destina ve Powehi'yi zihnimde oraya konumlandırmıştım.

ŞÜHBE | Umudun Mavi PatırtısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin