10••• "Son mu Başlangıç mı?''

839 67 3
                                    

Bazı film yada dizilerde dublex ev içinde gizemli bir kapı olurdu ve bu kapı genelde kilitli tutulur, kapıyı kimsenin açılmasına izin verilmezdi. Kendimi şuan o flimde oynayan başrol oyuncularından biri gibi hissediyordum.

Küçük odanın alanını kaplayan tuvaller dikkatimi çeken ilk şey olmuştu. Ama bakışlarımı duvarlarda gezdirdiğimde şaşkınlık, bedenimde daha fazla hakimiyet kurmaya başlamıştı.

Duvarda tıpkı bir ressamın eserini taşıyan mükemmel şekilde resmedilmiş tablolar vardı. Ama bu tablolar genelde farklı şeyler içeriyordu. Tablolardan birine yaklaştım ve üstündeki tozunu sildim. Karşıma çıkan resimin diğer tablolarda farklı fırçalarla resmedilmiş olduğunu fark ettim. Tabloların çoğunda bir kadın resmi vardı. Bazen ağlaması resmedilmişti, bazense sadece önünde duran içki bardaklarının, çeşitli renklerle ön plana çıktığını görmüştüm. Resimlere anlam veremeyerek kaşlarımı çattım.

Kapının biraz uzağında boydan boya bir vitrin vardı. İçinde neredeyse hiç dokunulmamış kristal içki bardakları duruyordu. Üst rafları tamamen bardaklarla donatılmıştı, alt raflara baktığımda ise bir kaç içki şişesi gördüm. İçleri dolu değildi.

Bu oda daha çok terk edilmişe benziyordu, oysa ki üç kişinin yaşadığı bir evin içerisindeyim. Kalabalığın içindeki yalnızlık gibiydi. Doruk ve Uraz özellikle mi buraya girmiyorlardı? Buranın bu kadar kirli kalmasının sebebi neydi?

Vitrinin yanında duran şifonyere baktım. Üstüne beyaz bir örtü örtülmüştü fakat örtünün rengi tozdan dolayı griye kaçıyordu.

Elim istemsizce şifonyerin üst çekmecelerine gitti. Üst çekmecede sadece fotoğraf albümü vardı. Fakat garip olan, fotoğraf albümünün içinin boş olmasıydı. Albümü yerine geri koyarken ikinci çekmeceyi açmak için eğilmiştim ki ilk çekmece gürültülü bir şekilde kapandı. Başımdan parmak ucuma kadar titrediğimi hissetmiştim.

İkinci çekmeceyi yavaşça açarken gözüm şifonyerin arkasına bırakılmış beyaz tuvale ilişti. Tuvale bakmak için eğildim ve elime aldım. Gördüğüm resim karşısında titrememi vücudumda tutacak bir şoku daha yaşamıştım.

Resmedilmiş kişi Uraz'a o kadar benziyordu ki... Hatta, Urazdı. Onun tıpatıp aynısıydı.

Peki bunu bu kadar iyi bir şekilde kim çizmişti? Doruk mu? Uraz mı?

Bir süre olduğum yerde kaldım. Çizilmesi tamamlanmayan tuvaller, resimler, fırça izleri... Odanın içine doğru ilerlediğimde hissettiğim tiner ve boya kokusu burnumu sızlatmıştı ve bu odanın gizemini en az kendi geçmişim kadar merak etmiştim.

İçki resimlerine bir kez daha bakarken aklıma Uraz'ın geçtiğimiz gecelerde içki için söylediği cümleler bölük börçük aklıma geldi. Zihnime düşen bir yığın cümle bedenimi harekete geçirirken ilk defa nabzımın atışını bedenimin her yerinde hissediyordum.

Dışarıdan gelen gök gürültüsü gökyüzünü deler şiddetteydi ve irkilerek geriledim. O sırada sırtım bir şeye çarptı. Arkamda duran ayaklı tuval yere gürültüyle düşerken tiz bir çığlık attım.

Tam o sırada açık kapının ardında bir gölge hissettim. Hareketlerim oldukça istemsiz gelişiyordu, kapıya baktım. Karşılaştığım bakışlar bana yoğun duygular içeren bir çift gözden ibaretti.

Uraz'ın gözlerini hiçbir zaman böyle görmemiştim. Bakışlarında bir alev vardı sanki, ışığı hiçbir yeri aydınlatmayan ve sadece sıcaklığı hissedilen bir alev. O alevde yanmayı tercih ettiğim dakikalardaydım. Delici bakışlarıyla tenimin kavrulduğunu hissettim. ''Ne yapıyorsun burada?''

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin