8••• ''İpucu''

754 64 0
                                    

Eve geldiğimizde kendimi tuvalete attım. İçimdekileri boşaltırken rahatlama hissinin bedenimi kavraması beni biraz iyi hissettirmişti. Kusmam uzun sürmemişti, o yüzden pek iğrenmemiştim. Elimi yüzümü yıkayıp biraz daha kendime gelince ıslaklıktan yüzüme yapışan saçlarımı dağınık topuz yapıp yıpranmış görüntümle baş başa kaldığımda başımın dönmediğini fark ettiğim için de rahatlamıştım. Kusmanın etkisiyle ağzımda çok kötü bir tat oluşmuştu, uyku halim biraz gitmiş olsa da baş  tam anlamıyla gitmemişti.

Tuvaletten çıkınca Uraz'ın sırtını duvara vermiş, kollarını göğsünde birleştirmiş bir pozisyonda beni beklediğini gördüm. ''Doruk sana kahve yaptı, yatmadan önce iç.''

Kafamı sallayarak ağır adımlarla mutfağa giderken Uraz'ın da peşimden geldiğini gördüm. Mutfağa girdiğimde Doruk'un bana olan bakışlarını görünce bakışlarımı sadece masada duran kahveye diktim ve sandalyeye oturdum.

''Bu mu sizin yaptığınız şey?'' dedi Doruk daha önce ondan hiç duymadığım, daha çok 'hayal kırıklığı' içeren bir ses tonuyla.

Kafamı kahveden kaldırıp Uraz'a baktım. İki ellerini kaldırıp, ''Ben bir şey yapmadım.'' dedi.

''Maya'ya böyle mi göz kulak oldun Uraz?'' dedi Doruk. Hemen ardından gözleri beni bulmuştu, ''İçip sarhoş olmakta neyin nesi?''

Yapabileceğim mantıklı bir açıklamam var mıydı? Hayır. Peki ya Doruk'a hesap verme gibi bir zorunluluğum var mıydı? Bence hayır.

''Kafamı dağıtmak istedim.'' dedim sakin bir tonda.

Doruk derin bir nefes aldı ve bana yöneldi, ''Bak Maya, nasıl bir durumda olduğunu ikimizde anlayamayız. Ne hissettiğini, ne istediğini.. Ama sana yardımcı olmamıza izin ver.''

Gözlerim Doruk'a kayarken kafamda, acaba bir şeyler mi öğrenmişti, sorusu dönüp dolaşıyordu. Konuyu sarhoşluktan buraya nasıl ve neden saptırmıştı ki?

''Ben ne olursa olsun senin yanında olmaya hazırım ve bir şeylere hatırlayacağına eminim. Bu süreç içinde birbirimizden gerekli yada gereksiz hiçbir şey saklamayalım. Bunu genel olarak söylüyorum.''

Uraz, Doruk'un bu 'genel' konuşmasından sıkılmış gibi nefesini dışarıya üfledi ve benimde içimdeki düşünceler o an patlak verdi. Doruk konuşmak için ağzını açmıştı ki laflarını ağzında bırakarak sözünü kestim, ''Öncelikle teşekkür ederim ama benim yanımda olmanıza gerek yok. Biliyorum yardımcı olmak istiyorsun ama benim sizden tek istediğim, benden önce nasılsanız şuanda da öyle devam etmeniz.''

''Maya, Maya.." Doruk sıkıntıyla kafasını salladı, "Sana yardımcı olmak istememi acımak olarak gördüğün o kadar açık ki..''

Gözlerim kahve fincanındaki desenler kaydığında odaklanır gibi bir şeyler düşünmeye başladım. Doruk'un sözlerindeki samimiyete ve içtenliğe güveniyordum. Ama ondan istediğim bu değildi, bana yardım etmesini istemiyordum. Daha içinde bulunduğum durumun bile karmaşası içinde boğulurken kafayı dağıtmaya ihtiyacım olduğunu düşünüyordum. Her ne kadar kafayı dağıttığım söylenemese de...

Peki ya o kız? İsmini bile tam hatırlamazken sadece saniyeler içinde gördüğüm profilinden nasıl bir benzerlik çıkarmıştım? Ya büyük bir tesadüfün içindeydim, ya da büyük bir planın.

Kaşlarımı çattım. Gözlerimi Doruk'a çevirdim. Her şeyin farkında olabilir miydi? Gözlerinde belirsiz bir ifade yoktu. Hatta aksine, bana yardım etmeye çalışan üzgün bir çift göz vardı karşımda. Kafamın karıştığını hissettim. Akli dengemi yitirmeme sayılı gün kalmıştı belki de.

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin