3••• ''Şans''

1.3K 79 6
                                    

Hikayeyi düzenlediğim için güncel halini okumak adına hikayeyi sürekli yenileyin lütfen :)

Odaya sızan güneş ışığı yeterince yakıcı değildi ama saç diplerimin terlediğini hissedebiliyordum. Üstümdeki yorganı atarken bir an olduğum yeri garipsedim, içimi belli belirsiz bir huzursuzluk kaplamıştı.

İki yabancının evinde bir başımaydım. Belki kısa bir süre kalacağım bu ev ve insanları için fazla analiz yoluna girmiştim, belki buna gerek yoktu. Ama yinede tedirginlik belli belirsiz tüm hücrelerimde kol geziyordu.

Yataktan yavaşça kalktığımda baş ağrımın tekrar nüksetmesine aldırış etmeden başucumdaki montumu kucağıma koydum. Doktorumun hastane çıkışında bana verdiği kağıdı montun cebinden çıkararak özensiz yazılmış telefon numarasına baktım. Kartvizit değildi, hızlıca bölünmüş bir kağıt parçasına aceleyle yazılmış not gibi duruyordu. Doktorum bu numaranın polislerden birine ait olduğunu söyledi. Herhangi bir şey hatırlamam sonucunda onlara ulaşmam gerekiyordu. Aynı zamanda kağıdın arka tarafına da kendi numarasını yazmıştı, herhangi olumlu bir durumda o da polisleri bilgilendirebilirdi.

Kağıdı elimde birkaç tur çevirirken oldukça düşünceliydim. Tüm bunlara gerek var mıydı?

Sıkıntıyla iç çekerken kağıdı montumun cebine geri koydum. Yataktan kalkıp kapıya yöneldim ve aşağı kattan geldiğini tahmin ettiğim sesler, ancak o sırada kulağıma dolmuştu. Yavaşça kapıyı açıp koridorun sonuna ilerlediğimde sesleri daha net duyar olmuştum. Ahşap merdivenin başında durdum.

''Anlam veremediğim şeyler var,'' Ses Uraz'a aitti. ''Bilmediğin şeyler de var.''

''Ne seni böyle şüpheci yapan? Kız ne kadar korkuyor görmüyor musun?''

İçimin ürperdiğini hissettim. Onlardan korktuğumu düşündürecek kadar güçsüz mü durmuştum gerçekten?

''Benden neden korksun?'' Uraz'ın sesi kendinden emin bir şekilde çıkıyordu. ''Sadece bir yabancıyı bu evde istemiyorum. Biliyorsun bu evde-''

''Senden korkmuyor, Uraz.'' Doruk'un keskin sesi Uraz'ın kelimelerini askıya almıştı. ''Yaşadıklarından korkuyor. Kim bilir neler görüyor rüyasında.''

Benden bahsetmeleri nedensiz yere rahatsız olmama sebep olmuştu. Aşağı inmekten vazgeçip odama yönelecektim ki Uraz'ın kurduğu cümle durmamı sağladı. ''Peki sen niye bu kadar yardımsever kesildin başımıza?'' Sesindeki imayı göz ardı etmeye çalışıyordum. ''Karşılığında ne isteyeceksin ondan?''

Parmak uçlarıma kadar buz kestiğimi hissettim. İçimde bir şeyler parçalandı ama bunun ismini hayal kırıklığı koymak mantıksız olurdu. Onları tanımıyordum ve bu saçma adımı ben atmıştım. Bu kararıma karşı duyduğum pişmanlık tüm vücudumun karıncalanmasını sağlarken olduğum yere çivilenmiş gibi durdum. Tüm iyi duygularım farklı birer kostüm giyerek bir çuvalın içine dolduğunda duyduklarıma rağmen o çuvalın ağzını büzmemek için sıktım kendimi.

Bana asırlar gibi gelen o sessizlikten sonra Doruk'un sesi kısık ama tersler gibi çıkmıştı, ''Saçmalama.''

Korkaklık bana göre değildi, ama şuan şu durumda ne tepki vereceğimi bilemiyordum. Gereksiz bir cesaret her şeyi aleyhime çevirebilirdi. Sırf geçmişimi öğrenmeye çalışırken bu evde kaldığım zaman diliminde kafamın başka şeylerle meşgul olmasını istemiyordum.

Dalgın bir şekilde merdiven başında durduğumu fark etmemi sağlayan şey çarpan kapı sesi oldu. Evin krokisini gözümde canlandırırken kapanan kapının dış kapı olduğunu düşündüm. Kendimden emin adımlarla aşağı indiğimde salon kapısından girmeden önce başımı içeri uzattım.

HAFIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin