6.bölüm- Balo

44.6K 1.5K 138
                                    

6.Bölüm

Eve gelen büyük kutuyu almak üzere ellerimi uzattım. Görevli adam, kucaklayamayacağım kadar büyük olduğunu fark etmiş olacak ki "İsterseniz ben içeriye götüreyim." Dedi.

"Tabii." Diyerek geri çekildim ve bırakabileceği bir yer gösterdim. Adam kutuyu bırakıp evden giderken merakla kutunun başına geçtim ve kapağını kaldırıp kutuyu açtım.

Önce bir takım elbise çıktı. Gülümsedim ve onu alıp düzgünce yan tarafa bıraktım.

Peri için olan zümrüt yeşili elbiseyle büyülenmiştim adeta. Çok yakışacaktı.

Asaf'ın gömlek ve pantolonunu kaldırınca alttaki siyah zeminin kalktığını gördüm. Daha doğrusu sandığımın aksine siyah kısım zemin değil, ayırmak için bir bez parçasıymış.

Merakla siyah şeyi kaldırdım. Gördüğüm elbiseyle dudaklarım kulaklarıma varana kadar gülümsedim. Bende tam ne giyeceğim diye düşünüyordum.

Ben gülümseyerek elbiselerle bakışırken Ebru abla, "Kız tamam anladık sevindin. Ama saate bak saate! Gelir şimdi Onur Bey, hadi git hazırlan. " deyince kendime geldim ve sevinçle Ebru ablanın yanağına bir öpücük kondurdum. Kıyafetleri kucağıma alarak seke seke yukarıya çıktım.

Saat dörttü ve çocuklar uyanmış olmalıydılar. Bazen uyanıp ağlamadan uslu uslu beşikte durmaya devam ediyorlardı. Bu yüzden saat üçe geldiğinde dakika başı onları kontrol ediyordum.

Elimdekileri odada bulunan koltuğa koydum ve uyanmış olan Asaf'ı kucağıma alarak hala uyuyan Peri'nin beşiğinin başına gittim.

Bu kız aşırı uykucuydu.

Bebek telsizini koyup kapıyı açık bırakarak Asaf'la ütünün olduğu odaya geçtim. Getirdiğim takım elbiseyi ve Asaf'ın minicik takım elbisesini özenle ütüledim ve onları askılığa asıp kendi odama geçtimm.

Asaf'ı yatağa yatırıp odadan çıkarken aldığım elbiseyi hızlıca üzerime geçirdim ve aynanın karşısına geçip kendimi süzdüm.

Elbise o kadar hoşuma gitmişti ki, yakışıp yakışmaması umurumda değildi.

Hızlıca saçımı ve makyajımı halledip Asaf'ı kucağımı alarak Peri'nin yanına gittim.

Saçlarımı abartmamak için açık bırakıp taramıştım, kendisi dalgalıydı zaten. Sade bir makyajla yüzüme renk getirmiştim.

Odaya girdiğimizde ağlamaya başlayan Peri'ye kıkırdadım. "Tam vaktinde."

Asaf ve Peri'yi giydirdikten sonra bebek çantasını alarak aşağıya indim.

Merdivenlerden indiğimi gören Ebru abla gözlerini irice açarak, "Ayy, maşallah! Çok güzel olmuşsunuz kız!"

"Teşekkür ederim." Dediğim anda kapı çaldı. Olduğum yerde durdum.

Onur Bey gelmişti.

Kapıdan girdiği anda göz göze gelirken dumura uğramış bir şekilde bizi süzdü. Utanmıştım.

"Hoş geldiniz." Diye mırıldandım.

"Hoş bulduk." Dedi. Ebru abla mutfağa geçerken ben hala olduğum yerde dikiliyor, yerinde heyecanla zıplayan çocukları tutuyordum.

Onur Bey bize doğru gelmeye başladığında ne yapacağıma karar verememiştim.

Hemen salona gitmeliydim!

Onur Bey tam önümüzde durdu ve bir süre daha bize baktı. Ardından, "Çok güzelsiniz." Diye fısıldadığında gözlerim kocaman oldu.

Ne diyeceğimi bilemeyerek gülümsedim sadece.

"Takım elbiseniz odanızda." Diye mırıldandım.

Mükemmel cevap Arın! Tebrikler!

Gülümsedi ve Peri'yle Asaf'ı öpüp yukarıya çıkmaya başladı. Bende yerimde durmaktan vaz geçerek salona gittim ve elimdeki çantayı bir köşeye bırakıp Peri ve Asaf'ı yatırdım.

Kısa süre sonra Onur Bey inmişti.

Bir adama her şey yakışır mıydı?

"Hadi çıkalım."

Başımı salladım ve Asaf'ı kucağıma alarak bebek çantasını omzuma yerleştirdim. Onur Bey'de Peri'yi kucağına alınca hep birlikte evden ayrıldık.

Söylesene Arın, tam bir aile gibi değil misiniz?

İçimden geçen şeyle gözlerim doldu.

Ne ağlak bir insandım şu sıralar?

Arka koltuğa, Peri ve Asaf'ın yanına oturdum ve Onur Bey şöför koltuğuna geçti.

Yola çıktık.

Yolculuğu çocuklarla oynarak geçirmiştim. Daha çok düşüncelerimi dağıtmaya çalışıyordum.

Sonunda gideceğimiz yere vardığımızda Onur Bey çocukların ikisini de kucağına alıp mekana giriş yaptı. Bir adım gerisinden de ben yürüyordum.

"Hoş geldiniz Onur Bey."

"Hoş bulduk."

Selamlaşa selamlaşa bir masaya gittik. Onur Bey, yanındaki sandalyeyi çekip bana bakmaya başladı.

Benim için sandalye mi çekmişti o?!

Yutkundum ve belli etmemeye çalışarak çektiği sandalyeye oturdum.

"Teşekkür ederim."

Masadaki diğer hukukçularla sohbet ediyorken babasının kucağında olan Asaf, bana doğru kollarını uzatarak bağırdı. "Ayye!"

Tüm bakışlar üzerime dönerken yutkundum ve Asaf'ı kucağım aldım.

"Anne mi?"

"Siz birlikte misiniz?"

Gibi bir çok soru sorulurken ben utançtan gebermek üzereydim. Onur Bey durumu anlattıktan sonra birileriyle görüşmesi gerektiğini söylemiş ve Peri'yi de bana vererek masadan kalkmıştı.

Herkes bir yerlere dağılırken bir kadın masaya yaklaşarak, "Bunlar Erez bebekleri değil mi? Sende kimsin?" diye sordu.

"Asıl siz kimsiniz?"

Kadın konuşmak üzereyken Onur Bey gelmişti. Onlar konuşmaya başlarken sinirle çocukları verdim ve lavaboya doğru gitmeye başladım. Lavabonun yerini sormak için bir garsona seslendim.

Ancak kız döndüğünde sinir kat sayılarım artmıştı. "Ceylan?"

"Oo, Arın. Bulmuşsun zengin adam." Dedi ve itici bir şekilde güldü.

"Çocuklarına bakıyorum Ceylan. Ben senin gibi edepsiz miyim?"

"Hıhı belli oluyor. Abimle annem senin yüzünden küsler." Diye tısladı sinirle.

"Bu benim suçum değil!"

"Emin misin?"

"Allah aşkına çekil şuradan." Dedim ve onu ardımda bırakarak lavaboyu aramaya devam ettim. Ancak kafamı karıştıran bir şey vardı. Ben giderken Ceylan ardımdan, "Ben sana ne yapacağımı çok iyi biliyorum! Sokağa çıkamayacaksın!" diye tıslamıştı.

Anne -dadı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin