Selaaaaam! Biz geldik! Biliyorum bölüm kısa ama bu şekilde atmak geldi içimden. Sizi yeni bölüm için çok bekletmemeye çalışacağım. İyi okumalar!
.
.
.
16.Bölüm
Sarılmamızı sona erdirip çocuklarla birlikte mutfaktan çıktık. Üzerlerini değiştirecektim.
Biz merdivene vardığımızda, Onur Bey de merdivenden iniyordu. "Günaydın."
"Günaydın."
"Günaydıy baba!"
"Güyaydıy baba!"
Onur Bey, eğilip Asaf ve Peri'yi öperken benim gözüm elinde tutuğu şeye takılmıştı. Ne olduğuna anlam vermeye çalışırken Onur Bey, "Ben çocuklarla ilgilenirim Arın. Sen şunları çöpe atar mısın?" deyip elindeki şeyleri bana uzattı. "Tabii." Diyerek elindekileri aldım ve onlar yukarıya çıkarken bende mutfağa girdim ve merakla Onur Bey'in verdiklerine baktım.
Bu dün komodinde gördüğüm fotoğraftı ancak yırtılmıştı!
Yüzümü garip bir gülümseme kaplarken beş parçaya bölünmüş kağıtları büyük bir zevkle çöpe attım ve işime döndüm.
*
"Arın gelir misin? Seninle konuşmak istediğim bir konu var."
"Tabii." Dedim ve ayağa kalkıp mutfaktan çıkan Onur Bey'i takip etmeye başladım.
Umarım aklıma gelen konuyu konuşmazdı.
Salona geldiğimizde, "Haftaya, yani 19 eylül çocukların doğum günü." Dedi.
"Aaa!" diye bir nida dudaklarımdan dökülürken devam etti. "Ufak bir parti düzenlemek istiyorum. Sen ilgilenebilir misin?"
"Tabii ki! Büyük bir zevkle ilgilenirim."
"Çok sağol. Organizasyon şirketi falan-" sözünü kestim, "Yok,yok! Ben hepsini hallederim."
Gülümsedi. "Tekrardan çok teşekkür ederim. İhtiyaç listesini bana ver, ben alıp getiririm."
"Tamam. Peki, partide kimler olacak? Yani demek istediğim, sadece yakınlar arasında mı olacak?" Başını salladı. "Evet. Toplam on beş kişi ancak oluruz."
"Tamam. Ben listeyi hazırladığımda size iletirim."
Onur Bey, her gün olduğu gibi çocuklarla öperek vedalaştıktan sonra işe gitti. Bende hem çocuklarla ilgileniyor, hemde nasıl bir parti olacağı konusunda düşünüyordum. Bazen düşüncelerimi Ebru ablaya söylüyor, onunda fikrini alıyordum.
Aklıma gelen malzemeleri de, unutmamak adına buzdolabına astığım kağıda yazıyordum.
Akşam olduğunda ise, Onur Bey'e fikirlerimi iletiyor, onunda onayını alınca devam ediyordum.
Bir haftayı böyle geçirmiştim ve sonunda,
Doğum günü pastası için çoktan sipariş verilmişti. Geriye sadece, evin süslenmesi ve çocukların kıyafeti kalmıştı.
Nedensizce çok heyecanlanmıştım ve her şeyin mükemmel olmasını istiyordum.
Bugün on yedi eylüldeydik yani, iki gün sonra Peri ve Asaf'ın doğum günüydü.
Ve biz bu gün, Peri ve Asaf için kıyafet almaya gidecektik, Onur Bey'le.
Çocukların çantasına yedek kıyafet, bez ve diğer lazım olabilecek şeyleri koyduktan ve onları giydirdikten sonra kendim hazırlanmak için odama geçtim.
Kıyafetlerime bakınırken, elbiseyle rahat edemeyeceğimi düşünüp şortlu bir tulumda karar kıldım. Küçük bir çantaya, telefon ve cüzdanımı da yerleştirdikten sonra spor ayakkabılarımı alıp aşağıya indim.
Çocuklarla ilgilenen Onur bey beni gördükten sonra birkaç saniye baktı ve bedenimi süzdü. Daha sonra, "Hadi, bakalım. Alışverişe!" diyerek çocukları da alıp önden ilerlemeye başladı.
Evden çıkarken, kapının önünde olan Onur Bey'in duraksamasıyla ne olduğunu merak edip birkaç adım atarak yanına geldim.
Selim, kapının önündeydi.
"Aaa, merhaba Selim." Deyip elimi uzattım. Elimi sıkıp, "Merhaba." Dedi. Ardından Onur Bey'e dönüp elini uzattı.
"Selim Akay."
"Onur Erez."
"Biliyorum, magazin sizinle fazlaca meşgul."
Onur Bey yapmacık bir şekilde gülüp, "Seni arabada bekliyorum Arın." Dedi ve çocuklarla birlikte arabaya doğru ilerledi.
"Hemen geliyorum." Deyip, Selim'e dönmüştüm ki, Asaf, "Anne!" diye bağırdı. Tekrar onlara dönüp, "Geliyorum bir tanem1" dedim ve bana şaşkınca bakan Selim'e gergince gülümsedim.
"Anne mi dedi o?"
"Evet, şey yani çocuklar neden bilmiyorum işe girdiğim ilk andan beri bana anne diyorlar."
"Anlamadım, ama neyse." Dedi gülerek. Bende güldüm . "Yanlış bir zamanda geldim galiba."
"Yani...Biz alışverişe gidiyorduk. Ayın on dokuzu Peri ve Asaf'ın doğum günü."
"Aa öyle mi?"
"Evet, istersen sende gelebilirsin. Yani, Onur Bey'e sormadım ama..." diye mırıldanmaya devam ederken o sözümü kesip, "Emin ol geleceğim." Dedi.
Zorla gülümsedim. Mal mıydım ben acaba?
Onur Bey'in Selim'den hoşlanmadığı aşikardı ki, daha az önce tanışmışlardı ve benimde Selim'le ikinci görüşüşümdü!
"Ah, her neyse. Beni gitmem gerek. Hoşça kal."
"Peki, partide görüşürüz o zaman."
"Hı hı." Diye mırıldanıp koşarcasına arabaya gittim.
Allah'ım ben neden bu kadar aptalca hareketler yapıyorum? Onur Bey'e şimdi ne diyeceğim?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anne -dadı-
ChickLit● Evden kovulup iki meleğin annesi olan, Onur'un hayatının anlamına anlam katan Arın'ın hikayesi. * "Sizi anlamıyorum Onur Bey! Neden bir anda böyle davranmaya başladınız?!" "Çünkü sana deli gibi aşık oldum!Seni deli gibi kıskanıyorum!" * ● // Ba...