İyi akşamlaaaaaar
Herkese hayırlı Ramazanlar
Bu gün ilk orucumuzu tuttuk, Allah ibadetlerimizi kabul etsin.
Ben bölümü yayınlayıp ders çalışmaya gideceğim, saat tam olarak 23.00. Sahurcu tayfaya selam olsun kdkdkdkdkdk
Neysemsuuu Fazla uzatmayayım, iyi okumalar :)
.
.
.
3.bölüm
Saat 08.30'u gösterirken kahvaltımızı yapmış, salonda oturuyorduk. Bu gün Ebru Hanım gelecekti, ev işleriyle ilgilenecek kişi.
Çocuklarla oynarken kapı çaldı. Kalkıp kapıyı açmaya gittim. Arkamdan Onur Bey'de gelmişti.
Otuzlu yaşlarda sarışın bir kadındı gelen, elinde de küçük bir valizi vardı. "Hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk. Doğru geldim değil mi? Onur Bey?"
"Evet evet. Doğru geldiniz, buyurun."
Birkaç dakika içinde salona geçmiştik ve ben çocukları kucağıma alarak koltuğa oturmuştum. Onur Bey yanımdaydı, Ebru Hanım karşımızda oturuyordu.
Onur Bey'le Ebru Hanım iş ile ilgili konuşurlarken konuşmaya dahil olmadım doğal olarak.
Peri, "Anye!" dedi. "Efendim meleğim?" dedim gülümseyerek. Kıkırdadı ve boynuma gömdü kafasını, utanmıştı.
Bu kez Asaf, "Ayye!" diye çığlık attığında, "Efendim küçük bey?" diye sordum gülümseyerek. Utangaçca gülümseyip, "şu." Dedi ve kardeşi gibi kafasını boynuma gömdü.
Galiba beni bir birbirlerinden kıskanıyorlardı. Biri bana anne dese diğeri bir dakika geçmeden anne diyor ve kardeşinin yaptığını yapıyordu.
Önümde ki sehpadan biberonu alıp Asaf'a su içirirken Ebru Hanım konuştu. "Maşallah çok tatlılar. Bir bakıcı geleceği söylenmişti bana, geldi mi?"
Başımı kaldırdım ve biberonu sehpaya bırakırken cevap verdim. "O bakıcı benim."
Kadın birkaç saniye şaşkınca bir Onur Bey'e, bir bana ve çocuklara baktı. "Siz, Onur Bey'in eşi değil misiniz?"
Şaşkınlıkla kadına baktım ve Onur Bey'e döndüm. O da bana bakıyordu. Toparlanıp, "Ha-hayır." Dedim. Utanmıştım ve gereksiz heyecan yapmıştım.
"Kusura bakmayın, çocuklar size anne deyince öyle sandım. "
Anlayışla gülümsedim ama çok utanmıştım.
Bir yirmi dakika kadar sonra Onur Bey ayaklandı. "Ben çıkıyorum. Temizlik malzemeleri banyodaki dolapta, söylemiştim zaten. Yemeklere siz karar verebilirsiniz, özel bir isteğim olursa söylerim." Ebru Hanım Onur Bey'i onaylarken Onur Bey bana döndü. "Asaf ve Peri sana emanet Arın." Ardından kucağımdaki bebeklerini öptü ve kulaklarına bir şeyler söyledi. Ne dediğini duyamamıştım.
*
Peri ve Asaf'ı öğle uykusuna yatırmıştım. Mutfakta olan Ebru Hanım'ın yanına inmeye karar verdim. Henüz tanışıp kaynaşamamıştık, aynı evde ve odada kalacaksak kaynaşmamız gerek diye düşünüyordum.
Mutfağa girip, "Merhaba Ebru Hanım." Dedim. Gülümseyerek bana döndü. "Merhaba canım. Bana abla diyebilirsin ya da direk Ebru'da diyebilirsin ama hanım deme."
"Tamam Ebru abla, ne yapıyorsun."
"Tatlı yapayım dedim. Sen uyuttun mu çocukları?"
"Evet, her gün tam bir buçukta uykuya dalıyorlar."
"Maşallah çok tatlı ve akıllı bebekler."
"Evet ya ısırmamak için zor tutuyorum kendimi." Kısık bir kahkaha attı. "Ee, hangi tatlıyı yapıyorsun abla?"
"Kıbrıs tatlısı adı. Yedin mi daha önce?"
"Yok yememiştim."
"Bayılacaksın, çok güzel bir tarif."
Gülümsemekle yetinirken Ebru abla tatlıyı fırına vermiş, muhallebi yapmaya başlamıştı.
Bende ikimizde kahve yapıyordum. Bu esnada da sohbet ediyorduk.
Ebru abla otuz beş yaşındaymış, çocuğu olmuyormuş bu yüzden evlenmemiş. Şartlardan dolayı okuyamamış ve yirmi yaşından beri çalışıyormuş.
Ebru ablayla uzun sohbetimizden sonra saat on beş otuzdu ve çocuklar uyanmıştı.
İkisini de kucağıma alarak aşağıya indim ve birlikte oyun alanlarında oynamaya başladık.
Yerleri silen Ebru abla, "Kız Arın sormayayım sormayayım diyorum ama dayanamayacağım, bu çocuklar sana neden anne diyor?" Diye sorunca yanlış anlamasından korkarak cevap verdim.
"Bilmiyorum abla ikisi de bir anda bana anne demeye başladı." Sebepsiz yere gözlerim dolmaya başlamıştı.
"Annelerine ne olmuş? Biliyor musun?" Başımı iki yana salladım. "Onur Bey ayrıldıklarını söyledi."
Ebru abla işine dönerken bende çocuklarla ilgilenmeye devam ettim. Yaklaşık iki saat sonra Onur Bey eve gelmişti.
Hızlıca sofrayı kurduk, hep birlikte sofraya oturup önce her zamanki gibi çocukları doyurduk ve kendimiz yemek yemeye başladık.
***
Çocukları babaları uyutuyordu. Bende etrafı toparlıyordum.
Önce çocukların oyuncaklarını sepetine doldurup oyun alanlarının yanına koydum. Uyandığında üşümesin diye giydirdiğimiz, sonra çıkarttığımız hırkaları ve birkaç bir şeyi de alıp yukarıya çıkmaya başladım.
Oldukça yorulmuştum bu gün.
Önce çocukların odasına gittim. Onur Bey iki beşiğin arasında çocuklara masal anlatıyordu. Yine kapıda durup onları dinlemeye başladım istemsizce.
Ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ama Onur Bey Peri ve Asaf'ı öptü.
Yakalanmamak için geri gidip yeni geliyormuş gibi yapmaya karar verdim. Onur Bey görürse yanlış anlayabilirdi.
"Ben sizi bırakmayacağım hiç tamam mı meleklerim? Babanız Allah'ın izniyle hep sizinle."
Duyduğum şeyle kaşlarım çatılırken odaya varmıştım. İfademi düzelttim ve odadan çıkarak iyi geceler diyen Onur Bey'e kafa karışıklığıyla cevap verdim. "Size de iyi geceler."
Düşüncelerle odayı toparlayıp kendi odama gittim ve üzerimi değiştirerek yatağıma girdim.
Ben sizi hep bırakmayacağım da ne demekti? Çocukları kim bırakmıştı ki daha önce? Ya da Onur Bey'i mi biri yarı yolda bırakmıştı?
Düşüncelerle uykuya daldım. Umarım uyandığımda başımakşamdan kalma gibi ağırmazdı.
...
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazın lütfen, okuduğunuz için teşekkür ederim <3
24 Nisan 2020, bu gün doğan okuyucularım, iyi ki doğdunuz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anne -dadı-
ChickLit● Evden kovulup iki meleğin annesi olan, Onur'un hayatının anlamına anlam katan Arın'ın hikayesi. * "Sizi anlamıyorum Onur Bey! Neden bir anda böyle davranmaya başladınız?!" "Çünkü sana deli gibi aşık oldum!Seni deli gibi kıskanıyorum!" * ● // Ba...